Merhaba
Bugün burada hayvan sevmek ve hayvanseverlerle ilgili bir kaç satır yazmak istedim sizlere. Biliyorum, eminim bir çok kişi söylemese bile bana çok kızacak hatta içlerinde atağa geçip yorum yazmak isteyenler olacak. Ciddi tepki ve öfke bekliyorum. Ama hayatım boyunca hiç bir endişem beni doğru bildiğimi ifade etmekten alıkoymadı, gideceğim yoldan döndürmedi. Yalnız şunu rica ediyorum okuyuculardan; lütfen iyice anlayın ne demek istediğimi! Yazımı yüzeysel okumayın:)
Gelelim konuya. Bir çok insanın hayvanlara düşkünlüğü görüyoruz. Muhabbetlerimizde, gidip geldiğimiz ortamlarda veya sosyal medya hesaplarımızda. "Ay ne güzel bu da hayvansever" diyoruz. Aslında bunların bir çoğu hayvanı değil kendisini seviyor. Evinde kedi veya köpek besleyenler var değil mi etrafınızda. Şöyle bir göz gezdirin. Hepsinin kedisi köpeği cins. Yani belli bir ırkı olan, gösterişli süslü püslü hayvanlar. Kaç kişinin evinde tekir kedi vardır mesela? Kaç kişi evinde sokak kedisi alıp aşılarını, tedavisini yaptırıp bakmıştır? Bunu yapanlar elbette var ama çoğunluk van kedisi olsun, iran kedisi olsun derdinde. Sevimli yumuk yumuk şirin şeyler. Kaç kişi kırma tabir edilen köpeğin bakım ve sorumluluğunu almıştır? Çok çok az. Fino, Kaniş, Golden Retriever vs cins köpekleri hatta en büyüklerini evlerinde bakıp büyütüyorlar. Diğerlerinin yüzlerine baktıkları yok.
Hayvan sevmek evinde cins, ırkı belli hayvan beslemekle veya sosyal medya hesaplarında imza kampanyaları paylaşmakla olmaz. Onlar için bugüne kadar ne yaptınız?
Küçük bir örnekle anlatmaya çalışayım. İki sevdiğim blogger arkadaşım bir kampanya başlattılar birlikte. Gülümse Yüzüme blog yazarı Yasemin ve Şirin Kanatlar blog yazarı Seda. Her ikisini de iyi tanıdığımdan hayvan sevgileri hakkında en ufak bir şüphem yok zaten. Başlattıkları kampanyada Avşa'da yaşayan ve kış mevsiminde sahipsiz kalan sokak hayvanlarına mama gönderilecekti. Günlerce araştırma yaptılar Avşa'da bu işlerle ilgilenen veterinerle irtiba geçtiler. Ve projeyi bloglarında duyurdular. Bu durum gerçekleştireli yaklaşık 6 ay oldu. Yüzlerce kişi okudu ama sadece kendileri dahil bu mama kampanyasına 5 kişi destek verdi. Blogger arkadaşlarımız var okuyan ve profillerinde hayvan sevgisi paylaşımları yapan. Bloglarında bile paylaşmadılar. Ama "bilmem ne kozmetik setini indirimden 100 liraya aldım, yaşasın" demeyi ihmal etmediler. Oysa Avşa'ya gönderecekleri 15-20 liralık mama bir kaç canı doyuracaktı. Umurlarında olmadı. Burada hemen bir noktayı vurgulamak isterim; bu sözlerimi yanlış anlayan olmamalı kendimi ifade etmek adına yapıyorum bu vurguyu! Ben sadece aşırı hayvan sevgisinden, dostluktan vs dem vurup, nutuk atıp icraat zamanı sıfır tepki olanlardan bahsediyorum.
Hayvanseverliğe(!) bir örnek daha. Vatandaş çok hayvansever ya! Geçen gün ilgili bir grupta vicdansız bir kaç kişi bir köpeğe işkence yapıyor ama öyle böyle değil. Kesiyor boğazını filan. Bu arkadaş videosunu paylaşmış küfür kafir filan paylaşımın başında. Videoyu tıkladım 10. saniyede kapattım. İzlemek mümkün değil. Şimdi bu vatandaş o videoyu neden paylaştı? Çok mu seviyor hayvanları? Hayvan sever insan böyle şeyleri izleyemez, insan olan insanın yapacağı şeyler değil bunlar. Sırf paylaşımı ilgi görsün o grupta sivirilsin diye yapılmış eylemler bunlar. Ne gereksiz ne boş şeyler.
Hayvanseverlerin bulunduğu ortamlarda kendini paralayıp, deri kıyafetlerle poz veren ünlüler durumuna hiç girmiyorum zaten.
Bilgisayar başında veya cins hayvan severek hayvan sever olunmuyor. Hayvanseverim diye orada burada parçalaıyorsanız kendinizi bu yazıdan sonra biraz düşünün. Eğer "tamam ben bu suçlamalardaki gibi değilim" diyorsanız sizi tenzih ediyorum ve tebrik ediyorum. Ama tam da kendinizi bulduysanız yazdıklarımda lütfen biraz edit yapın duygularınızda ve kişiliğinizde. İnanın daha iyi hissedeceksiniz.
Belki biraz sert bir dil kullandım yazarken. Bu biraz tarzımla ilgili, biraz da böyle olması gerekliliğine inandığım için. Tepkilere hazırım bekliyorum, tepki gösterenlerden ricam altını doldurabilecekleri sorular sorsunlar. Çünkü ben kontra cevaplar vermeyi severim:)
Ben mi? Çok ortalıkta konuşmasam da, önce insan desem de gerçek bir hayvan severim. Öyle ki koynumda yılan beslemişliğim bile vardır.
Sevgiler
Yazar Hakkında:Nihal Yeşiltaç Oran. İstanbul'da yaşıyor ve çalışıyorum. Bir müzik yapım firmasının basın ve halkla ilişkilerini yürütüyorum. Mesam üyesiyim. Uzun yıllardır köşe yazarlığı yapıyorum. Hüzün Sarısı isminde bir yaşam blogum var. Evliyim iki evlada sahibim. Az uyuyup çok çalışanlardanım.
Bugün burada hayvan sevmek ve hayvanseverlerle ilgili bir kaç satır yazmak istedim sizlere. Biliyorum, eminim bir çok kişi söylemese bile bana çok kızacak hatta içlerinde atağa geçip yorum yazmak isteyenler olacak. Ciddi tepki ve öfke bekliyorum. Ama hayatım boyunca hiç bir endişem beni doğru bildiğimi ifade etmekten alıkoymadı, gideceğim yoldan döndürmedi. Yalnız şunu rica ediyorum okuyuculardan; lütfen iyice anlayın ne demek istediğimi! Yazımı yüzeysel okumayın:)
Gelelim konuya. Bir çok insanın hayvanlara düşkünlüğü görüyoruz. Muhabbetlerimizde, gidip geldiğimiz ortamlarda veya sosyal medya hesaplarımızda. "Ay ne güzel bu da hayvansever" diyoruz. Aslında bunların bir çoğu hayvanı değil kendisini seviyor. Evinde kedi veya köpek besleyenler var değil mi etrafınızda. Şöyle bir göz gezdirin. Hepsinin kedisi köpeği cins. Yani belli bir ırkı olan, gösterişli süslü püslü hayvanlar. Kaç kişinin evinde tekir kedi vardır mesela? Kaç kişi evinde sokak kedisi alıp aşılarını, tedavisini yaptırıp bakmıştır? Bunu yapanlar elbette var ama çoğunluk van kedisi olsun, iran kedisi olsun derdinde. Sevimli yumuk yumuk şirin şeyler. Kaç kişi kırma tabir edilen köpeğin bakım ve sorumluluğunu almıştır? Çok çok az. Fino, Kaniş, Golden Retriever vs cins köpekleri hatta en büyüklerini evlerinde bakıp büyütüyorlar. Diğerlerinin yüzlerine baktıkları yok.
Hayvan sevmek evinde cins, ırkı belli hayvan beslemekle veya sosyal medya hesaplarında imza kampanyaları paylaşmakla olmaz. Onlar için bugüne kadar ne yaptınız?
Küçük bir örnekle anlatmaya çalışayım. İki sevdiğim blogger arkadaşım bir kampanya başlattılar birlikte. Gülümse Yüzüme blog yazarı Yasemin ve Şirin Kanatlar blog yazarı Seda. Her ikisini de iyi tanıdığımdan hayvan sevgileri hakkında en ufak bir şüphem yok zaten. Başlattıkları kampanyada Avşa'da yaşayan ve kış mevsiminde sahipsiz kalan sokak hayvanlarına mama gönderilecekti. Günlerce araştırma yaptılar Avşa'da bu işlerle ilgilenen veterinerle irtiba geçtiler. Ve projeyi bloglarında duyurdular. Bu durum gerçekleştireli yaklaşık 6 ay oldu. Yüzlerce kişi okudu ama sadece kendileri dahil bu mama kampanyasına 5 kişi destek verdi. Blogger arkadaşlarımız var okuyan ve profillerinde hayvan sevgisi paylaşımları yapan. Bloglarında bile paylaşmadılar. Ama "bilmem ne kozmetik setini indirimden 100 liraya aldım, yaşasın" demeyi ihmal etmediler. Oysa Avşa'ya gönderecekleri 15-20 liralık mama bir kaç canı doyuracaktı. Umurlarında olmadı. Burada hemen bir noktayı vurgulamak isterim; bu sözlerimi yanlış anlayan olmamalı kendimi ifade etmek adına yapıyorum bu vurguyu! Ben sadece aşırı hayvan sevgisinden, dostluktan vs dem vurup, nutuk atıp icraat zamanı sıfır tepki olanlardan bahsediyorum.
Hayvanseverliğe(!) bir örnek daha. Vatandaş çok hayvansever ya! Geçen gün ilgili bir grupta vicdansız bir kaç kişi bir köpeğe işkence yapıyor ama öyle böyle değil. Kesiyor boğazını filan. Bu arkadaş videosunu paylaşmış küfür kafir filan paylaşımın başında. Videoyu tıkladım 10. saniyede kapattım. İzlemek mümkün değil. Şimdi bu vatandaş o videoyu neden paylaştı? Çok mu seviyor hayvanları? Hayvan sever insan böyle şeyleri izleyemez, insan olan insanın yapacağı şeyler değil bunlar. Sırf paylaşımı ilgi görsün o grupta sivirilsin diye yapılmış eylemler bunlar. Ne gereksiz ne boş şeyler.
Hayvanseverlerin bulunduğu ortamlarda kendini paralayıp, deri kıyafetlerle poz veren ünlüler durumuna hiç girmiyorum zaten.
Bilgisayar başında veya cins hayvan severek hayvan sever olunmuyor. Hayvanseverim diye orada burada parçalaıyorsanız kendinizi bu yazıdan sonra biraz düşünün. Eğer "tamam ben bu suçlamalardaki gibi değilim" diyorsanız sizi tenzih ediyorum ve tebrik ediyorum. Ama tam da kendinizi bulduysanız yazdıklarımda lütfen biraz edit yapın duygularınızda ve kişiliğinizde. İnanın daha iyi hissedeceksiniz.
Belki biraz sert bir dil kullandım yazarken. Bu biraz tarzımla ilgili, biraz da böyle olması gerekliliğine inandığım için. Tepkilere hazırım bekliyorum, tepki gösterenlerden ricam altını doldurabilecekleri sorular sorsunlar. Çünkü ben kontra cevaplar vermeyi severim:)
Ben mi? Çok ortalıkta konuşmasam da, önce insan desem de gerçek bir hayvan severim. Öyle ki koynumda yılan beslemişliğim bile vardır.
Sevgiler
Yazar Hakkında:Nihal Yeşiltaç Oran. İstanbul'da yaşıyor ve çalışıyorum. Bir müzik yapım firmasının basın ve halkla ilişkilerini yürütüyorum. Mesam üyesiyim. Uzun yıllardır köşe yazarlığı yapıyorum. Hüzün Sarısı isminde bir yaşam blogum var. Evliyim iki evlada sahibim. Az uyuyup çok çalışanlardanım.
Devamını Oku »