Kaleme almakta tereddüt yaşadığım bir konuydu kadına şiddet. İnsanın yüreği kaldırmıyor maalesef. Ancak gün geçmiyor ki bir kadına şiddet haberiyle karşılaşmayalım. Bu gerçekler beni kadına şiddet istatistiklerini araştırmaya itti. Ve maalesef gördüm ki; her 10 kadından 4'ü fiziksel şiddete maruz kalıyor. Yani neredeyse kadın nüfusunun yarısı kadar. Bu fiziksel şiddet oranı... Peki ya psikolojik şiddet. Onun adı bile yok, anılmıyor nedense. Ama biz biliyoruz ki kadınlarımız gerek ev ortamında, gerek iş ortamında, gerekse sosyal ortamda toplumsal baskı görerek psikolojik şiddete de maruz kalıyorlar. Bunun etkileri ise en az fiziksel şiddet kadar tahribat yaratabiliyor kadının benliğinde.
Yine bir araştırma sonucu gösteriyor ki; 145 ülke arasında yapılan değerlendirmede kadın-erkek eşitliğinde Türkiye 130. sırada. 21. yüzyılda bu rakamlarla karşı karşıya olmak ne kötü. Erkek egemen bir toplumuz maalesef. Kız çocuklarının okutulmadığı, kadınların eşit şartlarda iş imkanı bulamadığı, baskı gördüğü bir toplumda bu rakamları nasıl değiştirebiliriz bilemiyorum. Aslında zaman zaman umut verici projelerle karşılaşıyoruz. Özellikle kız çocuklarının okutulması konusunda sivil ya da kamusal açıdan ciddi çalışmalar yapılıyor. Gönüllülerin destek verdiği çalışmalar umut verici. Yine de yer yer kız çocuklarının okutulmasında eşitlik sağlanamaya biliyor. Görünen o ki; bu konuda daha yürünecek çok yolumuz var. Ama kesinlikle kız çocuklarının okutulması, mutlaka meslek sahibi konumuna getirilmesi, kadınların çalışıp ayaklarının üzerine sağlam basabilecek duruma gelmesi gerektiği kanaatindeyim.
Peki kadınların gördüğü, neredeyse nüfusun yarısına tekabül eden fiziksel şiddet. Evde, sokakta, çocuklarının önünde vs... Cezasız, yaptırımsız karşılıksız kaldığı sürece korkarım böyle kadına şiddet istatistikleri almaya devam edeceğiz. Gönlümüz kadının hak ettiği değeri görmesinden yana. Mutlu, huzurlu, sağlıklı, eşit haklara sahip, değer gören, saygınlık kazanan kadın, topluma değer katar; iş yaşamına katkı sağlar, yenilikler getirir; gelecek nesillere mutlu, sevgi dolu, üretken, başarılı, doğru dürüst çocuklar yetiştirir.
Bunun için kamusal alanda daha fazla sosyal sorumluluk projelerine ağırlık verilirken; bireysel olarak da herkes üstüne düşeni yapmalı.Bazen küçük bir çocuğa uzanan el, umut olur, filizlenir, dal olur, meyve verir. Güzel yarınların inşası, bugünü doğru kullanmakla başlar. Kadının toplumda hak ettiği yeri alması dileğiyle...
Sibel Ordueri
Yine bir araştırma sonucu gösteriyor ki; 145 ülke arasında yapılan değerlendirmede kadın-erkek eşitliğinde Türkiye 130. sırada. 21. yüzyılda bu rakamlarla karşı karşıya olmak ne kötü. Erkek egemen bir toplumuz maalesef. Kız çocuklarının okutulmadığı, kadınların eşit şartlarda iş imkanı bulamadığı, baskı gördüğü bir toplumda bu rakamları nasıl değiştirebiliriz bilemiyorum. Aslında zaman zaman umut verici projelerle karşılaşıyoruz. Özellikle kız çocuklarının okutulması konusunda sivil ya da kamusal açıdan ciddi çalışmalar yapılıyor. Gönüllülerin destek verdiği çalışmalar umut verici. Yine de yer yer kız çocuklarının okutulmasında eşitlik sağlanamaya biliyor. Görünen o ki; bu konuda daha yürünecek çok yolumuz var. Ama kesinlikle kız çocuklarının okutulması, mutlaka meslek sahibi konumuna getirilmesi, kadınların çalışıp ayaklarının üzerine sağlam basabilecek duruma gelmesi gerektiği kanaatindeyim.
Peki kadınların gördüğü, neredeyse nüfusun yarısına tekabül eden fiziksel şiddet. Evde, sokakta, çocuklarının önünde vs... Cezasız, yaptırımsız karşılıksız kaldığı sürece korkarım böyle kadına şiddet istatistikleri almaya devam edeceğiz. Gönlümüz kadının hak ettiği değeri görmesinden yana. Mutlu, huzurlu, sağlıklı, eşit haklara sahip, değer gören, saygınlık kazanan kadın, topluma değer katar; iş yaşamına katkı sağlar, yenilikler getirir; gelecek nesillere mutlu, sevgi dolu, üretken, başarılı, doğru dürüst çocuklar yetiştirir.
Bunun için kamusal alanda daha fazla sosyal sorumluluk projelerine ağırlık verilirken; bireysel olarak da herkes üstüne düşeni yapmalı.Bazen küçük bir çocuğa uzanan el, umut olur, filizlenir, dal olur, meyve verir. Güzel yarınların inşası, bugünü doğru kullanmakla başlar. Kadının toplumda hak ettiği yeri alması dileğiyle...
Sibel Ordueri
Devamını Oku »