Allah’ın selamı üzerinize olsun ey ademoğlu !!!
Önceki yazımda ben, yani kalp, dile gelip Rabbimin izin verdiği ölçüde kendimi biraz tanıtmaya çalışmıştım. Uzun süreden beridir sesimin çıkmamasına aldırış etmeden beklediğiniz için kaldığım yerden yine dile gelip kalple ilgili bazı bilgileri vermeye devam edeceğim. Ama henüz okumamış olanlar veya yeniden hatırlamak isteyenler için ŞURAYA bakmanızı öneririm.
Boyutlarımın küçük olmasına bakmayın. Tüm vücudun beslenmesi, soluması, artık ürünlerinin atılabilmesi için olmazsa olmaz gereksinim benden güç alarak, tabi ben de Rabbimden güç alıyorum, pompalanan kan. Ve bu kan aort denen ana atardamar aracılığıyla tüm vücuda dağılır.
Ben her ne kadar vücudu beslesem de benim de beslenebilmek için yaptığım bazı davranışlarım var. Mesela ;
Vücuda gönderdiğim kanın bir kısmı benim üzerimde seyreden ufak ve karmaşık birtakım kan damarları aracılığıyla [koroner arterler] beslenmem sağlanır. Ve bunlar -ki temel olarak üç tanedir- benim tüm kas tabakalarımın içerisinde dağılarak her kısmımın beslenmesi görevini üstlenir.
Sizlerin kalp krizi olarak bildiğiniz hadise de aslında beslenmemin önündeki engellerden kaynaklanır. Eğer beni besleyen bu damarlarda belirli bir düzeyi aşan tıkanmalar olduğunda işlev görmem son derece zahmetli bir hâl alır ve ben artık çalışamaz duruma gelirim. Hastaneye gittiğinizde size basit gelen; ama olmazsa olmaz şey bulunduğum vücuda çiğnetilerek verilen aspirin. Bu aspirin sayesinde tekrardan çalışabilmem mümkün olabilir.
Ey Ademoğlu
Sizlerin kullandığınız meşhur bir söz vardır :
İnsan, para kazanmak için sağlığını daha sonra da sağlığını kazanmak için de parasını kaybeder.
Birçoğunuz, bu dünyaya gönderildikten sonra para sevdasıyla o kadar çok meşgul oluyorsunuz ki gözünüz başka hiçbir şeyi göremez duruma geliyor. Sonrasında da kazandığınız paraları bozulmaya başlayan sağlığınızı tamamen bozmaya harcıyorsunuz. Yağlı yiyecekleriniz, tatlıya düşkünlüğünüz, kırmızı et sevdanız gibi birçok olumsuzluklar tüm vücudu etkilediği gibi beni de etkilemekte. Yükselen kolesterol seviyesi, aynı zamanda damarları tıkamakta ve bu da dolaylı olarak beslenmemi azaltmakta. Kısacası elinizden kayıp gitmeden sağlığınızın kıymetini bilin. Yoksa daha sonraları çok ama çok dövünürsünüz.
Rabbimden aldığım müsaade bu kadar. Belki başka bir gün başka bir organın dillenmesine izin verilir ve sizler de ne kadar muhteşem bir şekilde yaratıldığımızı anlarsınız.
Sağlıcakla kalın ey Ademoğulları :)
Yazar Hakkında:Merhabalar, adım Bay KEFREN.9 Eylül 2013 tarihinde doğdum. Daha 2,5 yaşındayım anlayacağınız. İnsanı insan yapan asıl bir değeri -AŞK- tattıktan sonra yeniden doğdum.Kelimeler eşsiz bir hazine. Duygu ve düşüncelerin dillenmesi, bir araya gelip ahenkle süzülmesi ve insanların o ahengi hissetmesi.. Amacım budur sadece.Kişisel tarzda yazılarımla ve tıp fakültesi anı, gözlemlerimle yayın hayatındayım. İşte yepyeni blogum Heybemdeki Yolcu...(Blog kapandığı için link kaldırılmıştır.) Heybesine kelimeleri biriktirip biriktirip yolcu eden tıbbiyeli bir seyyah...
Önceki yazımda ben, yani kalp, dile gelip Rabbimin izin verdiği ölçüde kendimi biraz tanıtmaya çalışmıştım. Uzun süreden beridir sesimin çıkmamasına aldırış etmeden beklediğiniz için kaldığım yerden yine dile gelip kalple ilgili bazı bilgileri vermeye devam edeceğim. Ama henüz okumamış olanlar veya yeniden hatırlamak isteyenler için ŞURAYA bakmanızı öneririm.
Boyutlarımın küçük olmasına bakmayın. Tüm vücudun beslenmesi, soluması, artık ürünlerinin atılabilmesi için olmazsa olmaz gereksinim benden güç alarak, tabi ben de Rabbimden güç alıyorum, pompalanan kan. Ve bu kan aort denen ana atardamar aracılığıyla tüm vücuda dağılır.
Ben her ne kadar vücudu beslesem de benim de beslenebilmek için yaptığım bazı davranışlarım var. Mesela ;
Vücuda gönderdiğim kanın bir kısmı benim üzerimde seyreden ufak ve karmaşık birtakım kan damarları aracılığıyla [koroner arterler] beslenmem sağlanır. Ve bunlar -ki temel olarak üç tanedir- benim tüm kas tabakalarımın içerisinde dağılarak her kısmımın beslenmesi görevini üstlenir.
Sizlerin kalp krizi olarak bildiğiniz hadise de aslında beslenmemin önündeki engellerden kaynaklanır. Eğer beni besleyen bu damarlarda belirli bir düzeyi aşan tıkanmalar olduğunda işlev görmem son derece zahmetli bir hâl alır ve ben artık çalışamaz duruma gelirim. Hastaneye gittiğinizde size basit gelen; ama olmazsa olmaz şey bulunduğum vücuda çiğnetilerek verilen aspirin. Bu aspirin sayesinde tekrardan çalışabilmem mümkün olabilir.
Ey Ademoğlu
Sizlerin kullandığınız meşhur bir söz vardır :
İnsan, para kazanmak için sağlığını daha sonra da sağlığını kazanmak için de parasını kaybeder.
Birçoğunuz, bu dünyaya gönderildikten sonra para sevdasıyla o kadar çok meşgul oluyorsunuz ki gözünüz başka hiçbir şeyi göremez duruma geliyor. Sonrasında da kazandığınız paraları bozulmaya başlayan sağlığınızı tamamen bozmaya harcıyorsunuz. Yağlı yiyecekleriniz, tatlıya düşkünlüğünüz, kırmızı et sevdanız gibi birçok olumsuzluklar tüm vücudu etkilediği gibi beni de etkilemekte. Yükselen kolesterol seviyesi, aynı zamanda damarları tıkamakta ve bu da dolaylı olarak beslenmemi azaltmakta. Kısacası elinizden kayıp gitmeden sağlığınızın kıymetini bilin. Yoksa daha sonraları çok ama çok dövünürsünüz.
Rabbimden aldığım müsaade bu kadar. Belki başka bir gün başka bir organın dillenmesine izin verilir ve sizler de ne kadar muhteşem bir şekilde yaratıldığımızı anlarsınız.
Sağlıcakla kalın ey Ademoğulları :)
Yazar Hakkında:Merhabalar, adım Bay KEFREN.9 Eylül 2013 tarihinde doğdum. Daha 2,5 yaşındayım anlayacağınız. İnsanı insan yapan asıl bir değeri -AŞK- tattıktan sonra yeniden doğdum.Kelimeler eşsiz bir hazine. Duygu ve düşüncelerin dillenmesi, bir araya gelip ahenkle süzülmesi ve insanların o ahengi hissetmesi.. Amacım budur sadece.Kişisel tarzda yazılarımla ve tıp fakültesi anı, gözlemlerimle yayın hayatındayım. İşte yepyeni blogum Heybemdeki Yolcu...(Blog kapandığı için link kaldırılmıştır.) Heybesine kelimeleri biriktirip biriktirip yolcu eden tıbbiyeli bir seyyah...
Devamını Oku »