Öncelikle siz değerli Sosyal Medya Kafe okurlarını canı gönülden selamlıyorum.
Daha önce Sibel Hanımla misafir yazarlığımız olmuştu. (Umarım hanım dediğime kızmaz, çünkü bazı kadınların bu kelimeyi sevmediğini biliyorum.) Bu yüzden ikinci kez, tanıtım yazısı satın almak konusu üzerine kendilerine misafir yazar olmak istedim.
Hatta itiraf edeyim yazıya böyle başladım ama kabul eder mi, etmez mi onu bile bilmiyorum. Ancak bir şeyden eminim ki; o da şudur: Farklı bir blogda misafir olacağımız zaman, nedense kendimizi bir kalıba sokarak, kendimiz olmaktan uzaklaşıyoruz. Gerçekten bunu gözlemlediğim için söylemek istedim.
Bu yüzden psikolojik olarak kendi samimiyetimi ve üslubumu korumak adına şu anda okumakta olduğunuz bu yazıyı, kendi blogumun editör sayfasından yazıyorum. Giriş cümlelerinin aslında pek uzun olması beni çok rahatsız eder. Sizi de rahatsız ettiyse lafı fazla uzatmadan asıl konumuz olan tanıtım yazısı satın almak veya yayımlamak meselesine geri dönelim. Zira bu uçsuz bucaksız çalakalem yazının sonu gelmeyecek gibi hissetmeye başladım.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu konu tamamen tanıtım yazısı satın almayı düşünenleri ilgilendiriyor. Eğer ilgi alanınız dışına giriyorsa, yazıyı şu anda terk etmeniz, ikimiz için de en hayırlısı. Bir kaç dakikalık değerli vaktinizi aldıysam da, şimdiye kadar ''hakkım helal olsun'' dedikleriniz arasına lütfen beni de ekleyin.
Çünkü tanıtım yazısı yazmam gereken site, bir horoz çiftliğiydi. Nitekim kendime şu soruları sordum: Ben horoz çiftliğini nasıl tanıtacağım? ''En güzel yumurtalar, en sağlıklı ve doğal ortamda yetişen tavuklar bizde'' gibi şeyler mi yazacağım? İşin açıkçası bilemedim. Her şeyden önce ben böyle bir yazıyı, para karşılığı yazmayı beceremedim. Eğer gerçekten daha önce bir horoz çiftliği gezmiş olsaydım, belki kendimce güzel bir tanıtım yazısı yazardım. Ancak tecrübem olmadığı için geri çevirmek zorunda kaldım. Tanıtım yazısı yayımlayan ve tanıtım yazısını bizzat kendisi yazan/yazabilen blogları bu işi yapabildikleri için gerçekten takdir etmek gerek. Marifet belki de yazabilmektedir. Ama şunu da açıkça belirteyim ki, daha önce bir tanıtım yazısı yayımlattım ve hiç memnun kalmadım. Çünkü yukarıda da dediğim gibi, beni tanıtan kişinin aslında hiç tanımadığını anladım. Bu yüzden de Google üzerinden geri bağlantıların hepsini reddettim.
Bu işin mottosu bence bu olmalı! Ha belki şunu diyebilirsiniz: O blogun okuyucuları, yine o blog yazarının yazım tarzına aşina olduğundan, tanıtım yazısını da yine o blogun sahibinin yazması daha iyi. Ancak bu hususta da size şöyle bir soru sormak istiyorum:
Sürekli okuduğunuz blog sahibinin, kendi ağzıyla yazmış olduğu bir tanıtım yazısını beğenmeniz gayet normal. Ancak bu demek değildir ki, tanıtımı yapılan blogun da yazılarını beğeneceksiniz. Çünkü siz başından beri o blogun sadık okuyucusu ve takipçisi oldunuz. Doğal olarak beklentileriniz de yine aynı üsluba yakın bir blog olacaktır. Peki beklentilerinizi bulamadığınız zaman ne olacak? Onu da ben söyleyeyim: Sadece bir kerelik tıklamanızın ardından bir daha o tanıtımı yapılan sayfaya girmeyeceksiniz. Bu durumda tanıtım yazısı satın alarak, reklamını yaptığını düşünen blog sahibi, aslında elindeki fırsatı lehine olacakken, aleyhine çevirmiş olacak. Bu yüzden yazının başında da dediğim gibi, eğer tanıtım yazısı satın almak gibi bir düşüncesiniz varsa kendiniz yazın. Çünkü olaya bu pencereden bakacak olursak, aslında yazınızı sizin ağzınızdan okuyan o yeni okuyucuya tam olarak ne ve kim olduğunuzu daha net bir şekilde göstermiş olursunuz.
İnsan olarak zaten yüzlerce hata ve yanlış içinde olduğumuzu düşünürsek, şu anda üzerine konuşmakta olduğumuz tanıtım yazısı satın almak meselesine de belki de hep tek bir pencereden baktık ve biz bu işte yanlış yaptık. Şöyle ki; bir blogdan tanıtım yazısı almak yerine o blogdan, herhangi bir yazısında yine yazmış olduğu kendi konusuyla alakalı bir bağlantı satın almak daha mantıklı değil mi? Mesela bir yemek tarifleri siteniz var. Ve siz Sosyal Medya Kafe'de tanıtım yazısı yayınlatmak istiyorsunuz. Ancak Sosyal Medya Kafe tanıtım yazısı yayımlamak yerine, size şöyle bir teklifte bulundu: Kendi yapmış olduğu bir yemeğin tarifini paylaştı ve yazının arasında/sonunda burası pek önemli değil, tarifimi şu siteden aldım oldukça faydalı ve güzel bir site diye paylaştı. Sizce bu durumda hangisi sizin için daha değerli olur? Sosyal Medya Kafe'den tanıtım yazısı almak mı? Yoksa kendi paylaşmış olduğu bir tarif içinde, tarifini şu siteden aldım diye sitenizin linkini paylaşması mı? Bana sorarsanız ikinciyi tercih ederim. Çünkü hem blog yazarının kendi yazısı, hem de yazmış olduğu konu ile alakalı. Öyle tahmin ediyorum ki, reklam veren için getirisi de daha fazla olacaktır. Hatta bir artısını daha sayacak olursak, blogun düzenli okuyucuları bunun bir reklam olduğunu bile anlamayacak. Yani okuyucuyu da tanıtım yazılarına boğmamış olacaksınız.
Son sözler:
Konuyla ilgili söyleyeceklerim bu kadar, eğer sonuna kadar okuduysanız ve bu yazı, tanıtım yazısı satın almak konusunda düşüncelerinizi biraz olsun değiştirdiyse veya sizi farklı açılardan düşünmeye teşvik ettiyse, yazdıklarımı kısmen faydalı olmuş sayabilirim. Ayrıca şunu da söylemeden edemeyeceğim: Yazımı gönderdikten sonra, eminim bir şeylerin eksikliğini hissedip tüh keşke şunu da ekleseydim diye içimden geçireceğim. Çünkü aynı şeyi defalarca yaşadığım için biliyorum. Bu yüzden o boşlukları da sizin kendi düşüncelerinizi katarak doldurmanızı rica ediyorum. Son olarak Sosyal Medya Kafe'de başta misafir yazarlık yaparak, diğer bloglara kapı araladığı için ve beni ikinci kez misafir olarak ağırladığı için teşekkür ederim.
Yazar hakkında: ciplakyazar.com sayfasının sahibi ve tek yazarıyım. Kendi kendime şurdan burdan bir şeyler karalayıp duruyorum.
Daha önce Sibel Hanımla misafir yazarlığımız olmuştu. (Umarım hanım dediğime kızmaz, çünkü bazı kadınların bu kelimeyi sevmediğini biliyorum.) Bu yüzden ikinci kez, tanıtım yazısı satın almak konusu üzerine kendilerine misafir yazar olmak istedim.
Hatta itiraf edeyim yazıya böyle başladım ama kabul eder mi, etmez mi onu bile bilmiyorum. Ancak bir şeyden eminim ki; o da şudur: Farklı bir blogda misafir olacağımız zaman, nedense kendimizi bir kalıba sokarak, kendimiz olmaktan uzaklaşıyoruz. Gerçekten bunu gözlemlediğim için söylemek istedim.
Bu yüzden psikolojik olarak kendi samimiyetimi ve üslubumu korumak adına şu anda okumakta olduğunuz bu yazıyı, kendi blogumun editör sayfasından yazıyorum. Giriş cümlelerinin aslında pek uzun olması beni çok rahatsız eder. Sizi de rahatsız ettiyse lafı fazla uzatmadan asıl konumuz olan tanıtım yazısı satın almak veya yayımlamak meselesine geri dönelim. Zira bu uçsuz bucaksız çalakalem yazının sonu gelmeyecek gibi hissetmeye başladım.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu konu tamamen tanıtım yazısı satın almayı düşünenleri ilgilendiriyor. Eğer ilgi alanınız dışına giriyorsa, yazıyı şu anda terk etmeniz, ikimiz için de en hayırlısı. Bir kaç dakikalık değerli vaktinizi aldıysam da, şimdiye kadar ''hakkım helal olsun'' dedikleriniz arasına lütfen beni de ekleyin.
Tanıtım Yazısı Satın Almak Mantıklı Mı?
Aslında biraz şu anda var olan sistem üzerine değil de, daha çok neden tanıtım yazısı alma ihtiyacı olduğu üzerine kafa yoralım isterseniz. Mesela bugün Blog Hocam gibi önde gelen bloglar, tanıtım yazıları yayımlıyor. Ancak anlamadığım nokta, yazar neden kendi tanıtımını kendisi değil de bir başkasının yapmasını istiyor? Sahip olduğunuz blogu, siz yeterince tanıtamıyorsanız başkasının sizden daha iyi tanıtmasını beklemek ne kadar doğru? Benim düşünceme göre bu tamamen yanlış bir yaklaşım. Hatta sizlere özellikle bu konuyla ilgili başımdan geçen bir olayı anlatayım. Bir gün tanımadığım birisi benimle iletişime geçerek (bu dediğim 2-3 yıl kadar önceydi bu arada) sitesinin tanıtımını yapmamı istedi. Önce olur, bakalım, hallederiz gibi bir yaklaşımım oldu ama elbette söz vermedim.Çünkü tanıtım yazısı yazmam gereken site, bir horoz çiftliğiydi. Nitekim kendime şu soruları sordum: Ben horoz çiftliğini nasıl tanıtacağım? ''En güzel yumurtalar, en sağlıklı ve doğal ortamda yetişen tavuklar bizde'' gibi şeyler mi yazacağım? İşin açıkçası bilemedim. Her şeyden önce ben böyle bir yazıyı, para karşılığı yazmayı beceremedim. Eğer gerçekten daha önce bir horoz çiftliği gezmiş olsaydım, belki kendimce güzel bir tanıtım yazısı yazardım. Ancak tecrübem olmadığı için geri çevirmek zorunda kaldım. Tanıtım yazısı yayımlayan ve tanıtım yazısını bizzat kendisi yazan/yazabilen blogları bu işi yapabildikleri için gerçekten takdir etmek gerek. Marifet belki de yazabilmektedir. Ama şunu da açıkça belirteyim ki, daha önce bir tanıtım yazısı yayımlattım ve hiç memnun kalmadım. Çünkü yukarıda da dediğim gibi, beni tanıtan kişinin aslında hiç tanımadığını anladım. Bu yüzden de Google üzerinden geri bağlantıların hepsini reddettim.
Gerekirse kendin yaz!
Bu işin mottosu bence bu olmalı! Ha belki şunu diyebilirsiniz: O blogun okuyucuları, yine o blog yazarının yazım tarzına aşina olduğundan, tanıtım yazısını da yine o blogun sahibinin yazması daha iyi. Ancak bu hususta da size şöyle bir soru sormak istiyorum:
Sürekli okuduğunuz blog sahibinin, kendi ağzıyla yazmış olduğu bir tanıtım yazısını beğenmeniz gayet normal. Ancak bu demek değildir ki, tanıtımı yapılan blogun da yazılarını beğeneceksiniz. Çünkü siz başından beri o blogun sadık okuyucusu ve takipçisi oldunuz. Doğal olarak beklentileriniz de yine aynı üsluba yakın bir blog olacaktır. Peki beklentilerinizi bulamadığınız zaman ne olacak? Onu da ben söyleyeyim: Sadece bir kerelik tıklamanızın ardından bir daha o tanıtımı yapılan sayfaya girmeyeceksiniz. Bu durumda tanıtım yazısı satın alarak, reklamını yaptığını düşünen blog sahibi, aslında elindeki fırsatı lehine olacakken, aleyhine çevirmiş olacak. Bu yüzden yazının başında da dediğim gibi, eğer tanıtım yazısı satın almak gibi bir düşüncesiniz varsa kendiniz yazın. Çünkü olaya bu pencereden bakacak olursak, aslında yazınızı sizin ağzınızdan okuyan o yeni okuyucuya tam olarak ne ve kim olduğunuzu daha net bir şekilde göstermiş olursunuz.
Şimdiye kadar belki de hep yanlış yaptık!
İnsan olarak zaten yüzlerce hata ve yanlış içinde olduğumuzu düşünürsek, şu anda üzerine konuşmakta olduğumuz tanıtım yazısı satın almak meselesine de belki de hep tek bir pencereden baktık ve biz bu işte yanlış yaptık. Şöyle ki; bir blogdan tanıtım yazısı almak yerine o blogdan, herhangi bir yazısında yine yazmış olduğu kendi konusuyla alakalı bir bağlantı satın almak daha mantıklı değil mi? Mesela bir yemek tarifleri siteniz var. Ve siz Sosyal Medya Kafe'de tanıtım yazısı yayınlatmak istiyorsunuz. Ancak Sosyal Medya Kafe tanıtım yazısı yayımlamak yerine, size şöyle bir teklifte bulundu: Kendi yapmış olduğu bir yemeğin tarifini paylaştı ve yazının arasında/sonunda burası pek önemli değil, tarifimi şu siteden aldım oldukça faydalı ve güzel bir site diye paylaştı. Sizce bu durumda hangisi sizin için daha değerli olur? Sosyal Medya Kafe'den tanıtım yazısı almak mı? Yoksa kendi paylaşmış olduğu bir tarif içinde, tarifini şu siteden aldım diye sitenizin linkini paylaşması mı? Bana sorarsanız ikinciyi tercih ederim. Çünkü hem blog yazarının kendi yazısı, hem de yazmış olduğu konu ile alakalı. Öyle tahmin ediyorum ki, reklam veren için getirisi de daha fazla olacaktır. Hatta bir artısını daha sayacak olursak, blogun düzenli okuyucuları bunun bir reklam olduğunu bile anlamayacak. Yani okuyucuyu da tanıtım yazılarına boğmamış olacaksınız.
Son sözler:
Konuyla ilgili söyleyeceklerim bu kadar, eğer sonuna kadar okuduysanız ve bu yazı, tanıtım yazısı satın almak konusunda düşüncelerinizi biraz olsun değiştirdiyse veya sizi farklı açılardan düşünmeye teşvik ettiyse, yazdıklarımı kısmen faydalı olmuş sayabilirim. Ayrıca şunu da söylemeden edemeyeceğim: Yazımı gönderdikten sonra, eminim bir şeylerin eksikliğini hissedip tüh keşke şunu da ekleseydim diye içimden geçireceğim. Çünkü aynı şeyi defalarca yaşadığım için biliyorum. Bu yüzden o boşlukları da sizin kendi düşüncelerinizi katarak doldurmanızı rica ediyorum. Son olarak Sosyal Medya Kafe'de başta misafir yazarlık yaparak, diğer bloglara kapı araladığı için ve beni ikinci kez misafir olarak ağırladığı için teşekkür ederim.
Yazar hakkında: ciplakyazar.com sayfasının sahibi ve tek yazarıyım. Kendi kendime şurdan burdan bir şeyler karalayıp duruyorum.
Devamını Oku »