6 Haziran 2019 Perşembe

Gezi Planınızı Kendiniz Oluşturun

6 Haziran 2019 Perşembe
Gezi Planınızı Kendiniz Oluşturun
Tur ile gezmek çoğu zaman en kolay yol olarak gözükebilir fakat tur ile gezerken gerçekten daha ucuza veya daha çok yer mi geziyoruz? Eğer cevabınız evet ise bu yazının sonunda tekrar düşünmeniz gerekebilir. Tur ile gezmek bir çok insan için bir güvencedir aslında. Özellikle yurt dışı gezilerinde yabancı dil sorunu çeken kişiler için basit bir çözüm olarak görülmektedir. Lakin orta düzey bir yabancı dil bilgisi ile de kendi turunuzu oluşturabilirsiniz.

1- Gideceğiniz Yeri Belirleyin

 

Kendi turunuzu oluştururken en önemlisi gideceğiniz şehir(ler) veya ülke(ler) neresi olacak ona karar verebilmektir. Kendi turunuzu oluşturmak size bu konuda çok geniş bir yelpaze çizecektir. İstediğiniz şehirleri veya ülkeleri gezinize dahil edebilirsiniz. Kimi zaman gitmişken başka şehir veya ülkelere geçmek cazip bir fırsat olabilir.

2- Ne Zaman Gideceğinize Karar Verin

 

Gitmek istediğiniz yer yılın her günü sizin istediğiniz fırsatları size vermeyebilir. Gitmek istediğiniz iklimin özelliklerini göz önünde tutarak bir planlama yapmanızı tavsiye ederim. Özellikle katılmak istediğiniz bir festival veya etkinliğin zamanlarını da hesaba atarak ona göre bir zaman planlaması yapabilirsiniz.

3- Neyle Gideceğinize Karar Verin

 

Gideceğiniz yere ve size en uygun alternatifleri inceleyin. Uçak ile gitmek çoğu zaman en pratik çözüm olsa da bölgeden bölgeye tren, otobüs veya kişisel otomobil daha avantajlı bir seçeneğe dönüşebilir. Bilet alacaksanız tabii ki geziniz çok yaklaşmadan almanız sizin için bütçe dostu bir hareket olacaktır.

4- Nerede Kalacağınızı Belirleyin

 

Gezi planı yaptığınız bölgenin özelliklerine göre otel ya da pansiyonda konaklayabilir veya da çeşitli sitelerden ev kiralayabilirsiniz. Tek başınıza gitmiyorsanız ev kiralamak çok daha uyguna gelen bir seçenek olacaktır. Özellikle yurt dışı turlarında otellerin geceliğinin 100 Euro'dan daha fazla tutma ihtimali çok yüksektir ki 2-3 odalı bir evi 300 Türk lirası civarında bir fiyata kiralayabilirsiniz. Özellikle yurt içi gezilerinde evlerin günlük kiraları 60-70 Türk lirasına kadar düşebilmektedir. Unutmayın ki ev kiraları kişi başı olarak değil ev için ödenir. Ev tutmanın eksi yanı ise yemek için kendiniz hazırlamalı veya dışarıdan söylemelisiniz. Lakin çoğu otelin de oda kahvaltı veya yarım pansiyon olduğunu düşünecek olursak her halükarda daha uyguna gelecektir.


5- Gittiğiniz Yerin Ulaşımını Bilin

 

Belki de hiç bilmediğiniz bir rota seçtiniz kendinize, böyle bir durumda gittiğiniz yerin toplu taşıma imkanlarını bilmeniz sizin yararınıza olacaktır. İnternet üzerinde ulaşım haritalarına kolaylıkla ulaşabilirsiniz. İlk olarak havaalanı veya ilk vardığınız noktadan kalacağınız noktaya olan ulaşımı öğrenmelisiniz. Çoğu ülke veya şehirde ulaşım haritalarını temin edebileceğiniz noktalar bulunur oralardan cep haritası almanızı şiddetle tavsiye ederim. Kalacağınız yere olan ulaşımı belirledikten sonra gezi planınıza göre diğer ulaşım noktalarını da belirleyin.


6- Nereleri Gezeceğinize Karar Vermek

 

Nereleri gezmek istediğinize dair bir fikriniz olmasa bile dert etmeyin internet üzerinden gittiğiniz yerde görülmesi gereken yerler veya yenilmesi gereken yiyecek, katılınması gereken aktiviteler ve daha onlarca bilgiye ulaşabilirsiniz. Gitmek ve görmek istediğiniz yerleri belirledikten sonra harita çalışmasına başlamalısınız. Harita üzerinde birbirlerine yakınlıklarına göre gruplandırıp ona göre hareket etmelisiniz. Yakın olmayan yerler için ulaşımınızın en yakın ve rahat olacağı noktaları belirleyebilirsiniz. Gitmek istediğiniz müze veya ören yerlerinde daha uygun gezebilmek için farklı belgeler isteniyor olabilir onun da araştırmasını yapmak da fayda var. Ayrıca gideceğiniz müze ve benzeri yerlerin giriş ücretlerine bakarak bir bütçe çalışması da yapabilirsiniz.

7- Yanımıza Neler Almalıyız

 

Kendi kişisel aracınızla gitmiyorsanız yanınıza mümkün olduğunca az ama yeterli şeyler almalısınız. Havalimanına toplu taşıma ile giderken bir sürü çanta ile gitmek en iyi seçenek olmayabilir her zaman. Gideceğiniz yerin iklim şartlarını da göz ardı etmeden valizinizi hazırlamalısınız. Yanınıza her mevsimde yağmurdan koruyacak bir şeyler almanızı tavsiye ederim.

8- Küçük Öneriler

 

Yabancı dil bilmeyerek çıkılan yurt dışı gezilerinde kaybolmaktan korkuyorsanız kendinize adınızın, soyadınızın, kalacağınız yerin adresinin ve bir iletişim numarasının bulunduğu kartlar hazırlayabilirsiniz. Telefonunuzun yurt dışına açık olduğundan emin olun. Her gün kullanmasanız da başınıza bir şey geldiğinde kullanmanız gerekebileceğini unutmayın. Ülkemizde ya da yurt dışında fark etmez bir çok şehirde taksinin ne kadar tutabileceğinin tahmini gibi uygulamalar bulunmaktadır. Taksi ulaşımlarında kesinlikle bulundurulması gereken uygulamalardır unutmayınız. Gittiğiniz yerde acil telefon numaralarını öğreniniz. Hediyelik eşya veya kendi ihtiyaçlarınız için uygun yerlere de internetten bakabilirsiniz. Gittiğiniz yerlerde araba kiralamak da iyi bir seçenek olabilir unutmayınız.

Yazar Hakkında:
Nalan Kaya. “Bilgi paylaştıkça çoğalır” felsefesiyle, hemen her konuda büyük küçük demeden bildiklerimi paylaşmaya çalışıyorum.
Blog : https://fikirsiz.net
Facebook : https://www.facebook.com/fikirsiznetde/
Devamını Oku »

1 Nisan 2019 Pazartesi

Greyfurt Reçeli Tarifi ve Faydaları

1 Nisan 2019 Pazartesi

Greyfurt Reçeli Tarifi ve Faydaları
Greyfurt Reçeli Tarifi

Greyfurt reçeli faydaları saymakla bitmeyecek kadar fazladır. Bunun nedeni greyfurtun kabuğundaki vitamin, mineral ve etken maddelerdir. Kabuğundan yapılan reçel sayesinde bu eşsiz şifadan greyfurtun vakti geçse bile faydalanmış olunur. Greyfurt reçeli nasıl yapılır, faydaları nelerdir?

Greyfurt Reçeli Malzemeleri


  • 2 kg greyfurt
  • 1 kg şeker
  • 1 bardak su
  • 1 bardak portakal suyu
  • 1 adet limon suyu

Greyfurt Reçeli Nasıl Yapılır?


Greyfurt kabuklarının acı suyunu vermesi için rendenin ince kısmı ile çok hafif sürterek üst kabuğunun acısını çıkarıyoruz. Greyfurt kabuklarını dilimler halinde soyup pamuklu ipe rulo sıkı sıkı şeklinde diziyoruz. Bu şekilde dizdiğimiz greyfurt kabuklarını bir tencereye alıp üzerini örtecek kadar su koyup 15 dakika kadar kaynatıyoruz. Kaynattığımız suyu dökelim yada şifasından faydalanmak için içelim. Kabuklarımızın üzerine soğuk su koyup bir gün dinlendiriyoruz. Bu işlemi bir kaç kez tekrarlayarak acı suyunun iyice çıkmasını sağlıyoruz. Kabukların üzerine bir bardak su ve şeker koyup bir müddet bekliyoruz. Üzerine portakal suyunu ve bir adet limonun suyunu sıkıp kısık ateşte suyu koyulaşana kadar kaynatıyoruz. Koyulaşan reçelin içerisine isteğe göre karanfil yada tarçın kabuğu atarak farklı lezzetler elde edebilirsiniz.
Reçeli sonradan yemek için saklayacaksanız sıcak sıcak bir kavanoza koyun ve kapağını kapayın. Sıcağı ile kapağı kapanan reçele bir yıl süre ile hiç bir şey olmadan kalmaktadır. Bu şekilde istediğiniz zaman greyfurt reçeli faydalarından yararlanabilirsiniz.

Greyfurt Reçeli Faydaları


  • Greyfurt kabuklarında flavonoid maddesi bulunmaktadır. Bu madde hastalıklarla mücadelede eşsiz şifa kaynağıdır. Bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar. Enfeksiyonların geçmesine yardımcı olur. Bu madde aynı zamanda kanserle mücadelede yardımcı olmaktadır. Vücudun kansere karşı kendini korumasını sağlar.
  • Eklemlerde görülen artrit rahatsızlığının greyfurt kabukları ve reçeli ile iyileştiği ve faydalı olduğu görülmektedir.
  • İdrar söktürücü ve böbrek taşlarını düşürücü etkisi olduğu bilinen greyfurt kabuklarının ve ondan yapılan reçelin de aynı etkiyi gösterdiği görülmektedir.
  • Astım başta olmak üzere tüm solunum sistemini temizlediği bilinmektedir. Şiddetli öksürük ve burun tıkanıklığı başta olmak üzere solunum yolunu temizler.
  • Antioksidan bakımından çok zengin olan greyfurt kabukları karaciğeri temizler, vücutta biriken suyun atılmasını sağlar, zararlı maddeleri ve toksinleri de vücuttan atar.
  • Metabolizmayı hızlandırır aynı zamanda kandaki yağların yakılımını sağlar.
  • Vücuttaki nikotin ihtiyacının azalmasını sağlayan meyve ve kabukları sigarayı bırakmakta çok yardımcıdır. Sigarayı bırakmak isteyenlerin bol meyvesini, reçelini ve marmeladını yemeleri önerilir.
  • Mide ve bağırsak kanserine yakalanma riskini azaltan reçel tüm sindirim sisteminin temizlenmesinde faydalıdır.
  • Greyfurt görme yetisini güçlendiren meyveler arasındadır. Zihin yorgunluğunu alan meyve ve bu meyveden üretilen reçel enerji verirken hafızayı da güçlendirir. Bir çok faydası olan meyve ve meyveden üretilen reçel mutlaka sofralarınızda olması gereken besinler arasındadır.

Kaynak: https://www.kadinvsaglik.com/2017/12/greyfurt-receli.html

Greyfurt Reçeli ve Faydaları; Sosyal Medya Kafe için konuk yazar www.kadinvsaglik.com yazarı tarafından yazılmıştır.

Greyfurt Reçeli Tarifi ve Faydaları makalesini beğendiyseniz, aşağıdaki sosyal ağ butonları sayesinde paylaşabilirsiniz.
💕⃕
Devamını Oku »

18 Mart 2019 Pazartesi

Kendinden Emin Olmak İçin Yapılması Gerekenler

18 Mart 2019 Pazartesi
Kendinden Emin Olmak İçin Yapılması Gerekenler

Kendinden Emin Olmak İçin Yapılması Gerekenler


Güven, profesyonel dünyada iyi bir izlenim sunar ve içsel gücünüzü gösterir. Kendinden emin olmak, bazı insanlara doğal yoldan gelir, diğerlerinde bunu elde etmek için çok çalışmak zorunda kalırlar. Bazen belirli bir durumda güvene ihtiyaç duyulur ve bu zamanlarda kendinizi derinlere dalmalı ve hissetmeseniz bile görünmelisiniz.

Kişisel ve profesyonel gelişiminiz için öğrenilmesi, ustalaştırılması ve prova edilmesi gereken yumuşak bir beceri olarak düşünün. Emin olduğumuzda içgüdülerimiz ele geçirir ve tavrımız duruş ve pozumuza yansır. İnsanlar kendinden emin ya da tereddütlü olup olmadığınızı bir bakışta anlayabilir. Çünkü elimizi kolayca gösterebilen belli bir şekilde konuşur, yürür veya dururuz. Olumsuz koşullarda bile hazır ve yetenekli görünmek için onu elde etmeye özenle çalışırsanız, kendinden emin görünmek kolaydır. Bir çok marka personeli için bunları önemseyerek pazarlama stratejileri açısından farkındalık yaratmaya çalışmaktadır. Kendinden emin olmak için yapılması gerekenler konusunda kendinizi geliştirin.

Kendinden Emin Görünmenin 11 Yolu

Kıpırdanmayı bırak


Emin olmadığımız zaman kıpırdanmaya başlarız ve bu gerginliğin kesin bir belirtisidir. Gergin bir durumda sakininizi kaybetmek oldukça kolaydır. Bunun beden duruşumuza doğrudan bacakları ve parmakları ile dokunmak, hala olmaya çalışmak ama bunu yapamamak ve gözlerinde kimseye bakmamak gibi doğrudan etkisi vardır. Kendine güvenen görünmek istiyorsan kıpırdatmayı bırak.

Dengenizi yeniden kazanmaya çalışın, böylece iç kuvvetinizi bulabilirsiniz. Profesyonel olmanın yanı sıra kişisel başarının anahtarı, onu başarmanın kendine inancıdır. Sakin ve serin bir tavır sergileyebilmeniz için teknikleri uygulamak istediğiniz kadar emin değilseniz, teknikleri uygulayın.

Elleri cebine koymaktan kaçın


İnsanların, emin olmadıklarında veya gergin olduklarında ellerini gizleme eğilimi vardır. Herkes bunu biliyor, yani elleriniz zaten cebinizde, dış dünyaya gösterdiğiniz şeyi düşünün. Kötü bir davranış işareti ve garip göründüğü için konuşurken kollarınızı katlamayın. Kendine güvenen görünmek istiyorsan ellerini her zaman görünür tut. Kendine güvenen doğanı göstermek için ellerin etkili bir şekilde kullanılabilir. Bir konuşma sırasında ellerinizle yapılan kasti eylemler, durumun gerektirdiği durumlarda aşırıya kaçılmaması durumunda ara sıra yapılan bir dokunuş kadar iyidir.

Düz ve uzun durun


Düz durup uzun boylu durmak, dünya ile yüzleşmeye hazır ve istekli olduğunuzu ve size fırlattığı her şeyi halledebildiğinizi gösterir. Kendinden emin görünmenin en iyi tekniklerinden biri beden dilinizi yansıtmak ve doğru durmaktır. Dümdüz, öne çıkın ve omuzlar tekrar güç ve durumunuzu yansıtır ve durumun tam olarak sizin elinizde olduğunu gösterir. Eğimli cisimler sizi belirsiz olarak gösterir, bu yüzden pahasına kaçının. Eğer önceki duruşunuz böyle olsaydı, o zaman dış dünyaya duyulan güveni ileten daha iyi birine konsantre olmanın zamanı geldi.

Gözler ileri


Kendinden emin görünmek istiyorsan, işin püf noktası gözlerini ileride tutmak. Vücut dilinizi daha iyi hale getirmek için göz temasını koruyun ve dik durun. Vücudunuzu çene yukarı ve gözler hizasında tutmak daha iyidir, böylece yaşam tarzınıza kök salmış olur. Bir süre sonra, onu bilinçli bir şekilde sürdürmek için iki kez düşünmek zorunda kalmazsınız.

Profesyonel yaşamınızda birkaç kişiyle yüzleşmeniz gerekebileceğinden ve göz teması kuramıyorsanız, eyleminiz kararsız bir nitelik olarak algılanacak ve size profesyonel zarar vereceğiniz için bu duruş çok önemlidir. Hedef üzerindeki gözler, dürüstlüğünüzü yansıttığı için özgüveninizi göstermenin doğru yoludur.

Daha geniş adımlar atın


Kendinden emin görünmek için geniş bir duruşla daha uzun adımlar atın. Ayaklarınızı birbirine çok yaklaştırırken, çekingenliğinizi gösterir ve dünyadan korktuğunuz hissini verirsiniz. Açık bir duruş, sizi hedefinize daha da yaklaştıracak adımı atmaya istekli olduğunuzu gösterir. Bu yüzden bir öncül alana girerken veya çıkarken büyük adımlar atın.

Emin olmak ve çılgınca ve hızlı adımlar atmak arasında bir fark var. Duruşunuzu kasıtlı ve emin hareketlerle aynı hizaya getirin, böylece daha emin görünebilirsiniz. Alıştırma yapmak mükemmelleştirir, böylece evinizin mahremiyetinde böyle yürümeyi deneyebilirsiniz.

Korkusuz ol


Başarısızlık korkusu zihinsel yorgunluğunuzu ve hayal kırıklığınızı gösteren garip bir vücut duruşu ile sonuçlanabilir. Düşüş düşüncesi sizi sakatlayabilir ve güven seviyenizi mahvedebilir. Çabalarında korkusuz ol ve diğerlerinin önünde kendinden emin görünmeye yaklaşımında olumlu ol. Bazen korku gerçek olabilir ama yüzünüzde veya vücut duruşu ile göstermesine izin vermeyin.

Bu ezici duygu, düşüşünüzü kanıtlayacak ve kesin bir başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Neden böyle bir olumsuz düşünceyi zihninize davet edin, Pozitifliğin düşünce sürecinizin içine sızmasına izin verin ve farkı görün. Güvenle ve güvenle yürüyen ve konuşan farklı bir insan gibi hissedeceksiniz. Komutadaki varlığınız, gücünüz ve tarzınız, bu dünyadaki her şeyi başarmanıza yardımcı olacaktır.

Açık ve yavaş konuşun


Kendine güvenen görünmek istiyorsan açıkça konuş. Sesiniz ve tonunuz, yaşamdaki tutumunuzu yansıtır ve dolayısıyla başkaları üzerinde olumlu bir izlenim bırakacak şekilde konuşur. Zaman ayırın, düşünce sürecinizi toplayın ve sakince ve kesin konuşun. Başkalarının sizi ezmesine izin vermeyin. Rastgele ya da çok yavaş konuşma, her ikisi de kaygı belirtileridir, bu yüzden geride bırakın. Çok kötü konuşmayın, aksi halde kötü davranın. Verimli konuşma sanatını öğrenmek için aynanın karşısında kendinize konuşmaya başlayın. Diğerleri hakkında olumlu ve uzun süreli bir etki bırakacaktır.

El sıkışma


Herhangi bir hazırlık yapmadan el sıkışmanın kolay bir iş olduğunu düşünüyorsanız, yanlış yaptığınızı size temin ederim. Kendine güvenen görünmesi için diğer kişinin elini sağlam bir el sıkışmasına tutun. Terli eller ve gevşek bir el sıkışma belirsizliğiniz gösterir ve sizi kötü ışıkta gösterir, ancak sıkı bir tutuş kendinden emin doğanız gösterir. El sıkışma pratiği yapın, böylece herkes sizden dolayı saygı duyabilir.

Başkalarının konuşmasına izin ver


Sükut altındır. Evet, doğru ama dilsiz değil. Bir konuşmada, iki tarafın da fikirlerini öne sürmeleri önemlidir. Konuşun ve ileri görüşünüzü söyleyin, sonra diğer kişinin konuşmasına izin verin. Dinlemek, muhalifinizi anlamanıza yardımcı olacağı için konuşmaktan çok daha önemlidir.
Bu sosyal bir araçtır, bu yüzden bunu kendi yararınıza kullanın. Vücudunuzun duruşunu alıcı hale getirin, böylece diğerleri konuşmaya katıldığınızı bilsinler. Dikkatiniz ve güçlü vücut duruşu, başkalarının önünde kendinden emin görünmenizi sağlayacaktır.Cümleler arasındaki sessizliğiniz, konuşmaları için başkalarını cesaretlendirir. durum üzerindeki emrinizi gösterir ve kendinize güvenip anlayışlı görünmenizi sağlar.

Kendiniz için ayağa kalkın


Başkalarının önünde kendinden emin görünmenin bir yolu, kendinize inandığınızı ve arzu ettiğiniz her şeyi başarabileceğinizi göstermektir. Önünüzde hedefleriniz varsa, o zaman kendiniz için ayağa kalkın ve olumlu düşünün. Tutumunuz ve doğanız, düşündüğünüz şeyi başarmanıza yardımcı olacak araçlardır. Kendinize inandığınızda duruşunuz daha düz ve dikleşir, sesiniz derinleşir ve emin olur ve duruşunuz bile güven çığlık atıyor. Bu iyi öğrenilen bir ders olsun. Önemli olan ve kendine güvenen vücut dilinizi gösterdiğinizde herkes etkilenecek ve izlenim profesyonel bir ortamda sayılacak.

Bilgi Edinme


Eğer bir konu hakkında bilgili değilseniz, doğal olarak kendinden emin hissetmeyeceksiniz. Bilim adamları arasında oturmak istersen, sana soracakları korkusuyla olan güvenini kaybedeceksin. Bununla birlikte, eğer bir iş adamıysanız ve akranlarınız arasında oturacaksanız ve konuyu tam olarak biliyorsanız, kendinizi nasıl taşıyacağınızı açıkça gösterecek şekilde kendinize güveneceksiniz.

İnsanlar fikirlerini veya düşünce süreçlerini savunmak için eş değer bilgiye sahip olmadıklarında başkalarının önünde güvenlerini kaybederler. Dolayısıyla, kendinize güvende görünmenin en iyi yolu daha fazla bilgi edinmek, böylece birileri sizi bırakmaya çalıştığında hazır olmanızdır. Bu kibirli olduğun anlamına gelmez. Sadece bu, başkalarının sorularını bilginiz aracılığıyla cevaplama cesaretine ve haklı olduğunuzu bilme cesaretine sahiptir. Bu cesaret otomatik olarak Size Güvenle Görünme konusunda yardımcı olacaktır.

Yukarıdakiler, Kendinden Emin Görünebilmeniz için 11 yöntemdi. Bu yolların her birinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Makaleyi okurken, yaptığınız bazı şeyleri daha az güvende hissetmenizi sağlayacaktı. Bu şeylerden kurtulun ve meslektaşlarınızın önünde kendinizden emin görünmelisiniz.

Yazar hakkında: Adım Sezgin Koyun. Pazarlama bilim uzmanı ve hali hazırda işletme doktorası yapmaktayım. Sosyal girişimcilik üzerinde bir tezim olmakla beraber finans, tüketici ve pazar hakkında da makalelerim mevcuttur. sezginkoyun.com adlı bir akademik blog sahibiyim.
Devamını Oku »

28 Ocak 2019 Pazartesi

Girişimci İnsanların Özellikleri

28 Ocak 2019 Pazartesi
Girişimci İnsanların Özellikleri

Sevgili okurlarım,  girişimci insanların özellikleri yazımla Sosyal Medya Kafe'ye konuk yazar oldum. Böyle bir konu seçme amacım ülkemizdeki üretken insanların sayısına az da olsa bir katkıda bulunmaktır. Çünkü insanlarımızın pek çoğu çalışıp bir başarı hikayesi yazmak yerine üretim konusunda başkasının gözünün içine bakmaktadır. Ancak en başta bu yazımın sektörel anlamda girişimcilikten bahseden bir yazı olmadığını da vurgulamak isterim.

Teknik bir yazı yazmaktan özellikle kaçınmaya çalıştım. Zaten bu konu benim uzmanlık alanıma da girmez. Ben özellikle bireysel anlamda girişimcilik konusunu kişisel gelişim savları ile harmanlayarak anlatmayı düşünmekteyim. Bunu yaparken bir taraftan da kişisel atalet konularına dikkat çekmeye çalışacağım. Kendi bogumda bu konunun özüne dikkat çekmek adına girişimci çocuk yetiştirme yöntemleri başlığı altında bir yazı kaleme almaya çalışmıştım. Bu yazıyı yazma amacım insanlarımızın büyük çoğunluğunun öğrenilmiş çaresizlik nedeniyle kendilerini ilgilendiren konularda dahi harekete geçmekten aciz olduklarına dikkat çekmekti.

Girişimci İnsanların Özellikleri


İnsanların büyük çoğunluğunun kişisel atalet içinde olmalarının en önemli sebebi ileriye dönük bir hedeflerinin olmayışıdır. Oysa sıra dışı başarılar elde eden girişimci insanların yaşam hikayelerine göz attığımızda daha erken yaşlarda kendilerine bir yüce hedef belirlediklerini görmekteyiz. Ancak böyle bir hedef belirlemek için de bilinçli olmak gerekmektedir. Bu anlamda eğitim seviyesi yüksek olan ailelerin çocukları diğer insanlara göre daha şanslı durumdadırlar. Girişimci insanların özelliklerinden en önemlisinin ileriye dönük yüce bir hedef belirlemek olduğunu görüyoruz. Girişimci bir karaktere sahip olmak isteyen insanlara da hedef belirleme konusuna odaklanarak işe başlamalarını tavsiye ediyoruz. Hedeflerin yazılı olmasının ve her gün okunarak tekrar edilmesinin çok faydalı bir yöntem olduğunu buradan tekrar hatırlatmak isterim.

Girişimci insanların özelliklerinden bir başkası ise kendi potansiyellerine ve kendi akıllarına güvenmeleridir. Girişimci insanlar bir konuda teşebbüse geçerken başkalarının ne diyeceklerine çok fazla takılıp kalmazlar ve kendi doğrularının arkasından gitmesini bilirler. Girişimci insanlar kendilerini teşebbüs etme konusunda caydırmaya çalışan bilinçsiz çeldiricilerin farkındadırlar ve böyle insanların yönlendirmelerine gelmezler. Girişimci insanların bir başka özelliği de başarısızlıklarından ders almasını bilmeleridir. İnsanların pek çoğu yaşadıkları başarısızlıklar karşısında yıkılıp kalırken girişimci insanlar başarısızlık deneyimlerini başarı yolunda önemli bir hayat dersi olarak görürler. Böyle bir bakış açısı girişimci insanların diğer teşebbüslerinde çok başarılı olmalarını sağlamaktadır.

Girişimci insanlar duygusallıktan arınmış akılcı insanlardır. Evet girişimci insanlar duygusal yönlerini arka plana atmayı becerebilen insanlardır. Böyle insanlar yaşadıkları küçük bir olumsuzluk karşısında karamsarlığa kapılmazlar, başarının bugün olmasa bile başka bir gün kapılarını çalacağını bilerek yapmaları gerekenlere odaklanırlar. Girişimci insanlar geleceğe yönelik ümitlerini daima taze tutmasını becerirler. Girişimci insanların özelliklerinden bir başkası da problem çözme becerisine sahip olmalarıdır. Girişimci insanlar karşılaştıkları problemleri seri bir şekilde çözebildikleri için karşılarına çıkan potansiyel fırsatları da en uygun bir şekilde değerlendirmesini bilirler. Girişimci insan özelliklerini yaşantısına katmak amacında olan insanlara problem çözme aşamalarını öğrenmelerini tavsiye edebilirim.

Girişimci insanların özelliklerinden birisi de lider karakterde bir kişiliğe sahip olmalarıdır. Her ne kadar liderlik özellikleri yaratılıştan gelmiş olsa da çocukluk döneminde bu özelliklerin inkişaf ettirilmesi faydalı olmaktadır. Lider karakterde insanlar, diğer insanları organize etmeyi ve teşebbüse geçirmeyi daha çabuk becerirler. Yaşantısında girişimci bir tavır takınmak isteyen insanların liderlik yönünü geliştirmek için çaba harcamaları faydalı olabilir. Girişimci insanların özelliklerinden bir başkası da hedeflerini gerektiği gibi odaklanabilme becerisidir. Girişimci insanlar hedeflerine neredeyse ölümüne odaklanırlar ve zafere ulaşmadan bu hedeflerinden vazgeçmezler. Girişimci insanlar gece-gündüz her an hedeflerini düşünürler. Böyle kararlı bir yaklaşım girişimci insanlar için başarıyı kaçınılmaz kılmaktadır.

Sevgili okurlarım, bu yazımda girişimci insanların özelliklerini ele almaya çalıştım. Tüketim toplumu olarak nitelendirilen toplumumuzda girişimci insanların önemi her geçen gün artmaktadır. Blogger alemi de girişimci insanlara örnekler teşkil edebilecek sayısız insanlardan oluşmaktadır. Bu sebeple böyle bir konunun anlamlı olacağını düşündüm. Kendi blogumda da bu manada çok faydalı olabileceğini düşündüğüm birçok yazım mevcuttur. Faydalanmak isteyen okuyucularımı blogumda ağırlamaktan şeref duyacağım.

Konuk Yazar Hakkında: Fatih PINAR Eğitimci yazar,
Mesleki tecrübelerini Fatih Pınarca isimli blogunda paylaşmaya çalışan bir öğretmendir. Blogu dışında en çok kullandığı sosyal hesabı: Facebook 

Konuk yazarımızın; "Girişimci İnsanların Özellikleri" makalesini beğendiyeniz, aşağıdaki sosyal ağ butonları sayesinde paylaşabilirsiniz. 
💕⃕
Devamını Oku »

17 Aralık 2018 Pazartesi

Hafıza ve Beyin Gücünü Arttırma İpuçları

17 Aralık 2018 Pazartesi
Hafızayı Güçlendirmek ve Beyin Gücünü Arttırmak İçin İpuçları
Güçlü bir hafıza, beyin sağlığınız için ne kadar yatırım yaptığınızla doğru orantılıdır. Zihninizi keskin tutmak, korumak ve iyileştirmek için yapabileceğiniz pek çok şey var ve biz de bu yazıda hafızayı güçlendirmek ve beyin gücünü arttırmak için uygulayabileceğiniz bazı basit ama etkili ipuçları derledik.

Hafıza Güçlendirme ve Beyin Gücünü Arttırma İpuçları


İnsan beyni, yaşlılık dönemindeki zihinsel değişimler de dahil olmak üzere, tüm değişim süreçlerine uyum sağlama konusunda şaşırtıcı bir yeteneğe sahiptir. Bu yetenek nöroplastisite olarak adlandırılır. Doğru bir uyarımla, beyin yeni sinirsel yollar oluşturabilir ve mevcut bağlantıları değiştirebilir.

Beynin kendini tekrar tekrar şekillendirebilme yeteneği, özellikle öğrenme ve hafıza geliştirmeye inanılmaz katkı sağlar. Bilişsel yeteneklerinizi arttırmak, öğrenme becerinizi geliştirmek ve her yaşta hafızanızı canlı tutmak için nöroplastisitenin doğal gücünü kullanabilirsiniz. Nasıl mı? Aşağıdaki ipuçlarını takip etmekle işe başlayabilirsiniz.

1. Beyin Egzersizi Yapmak


Her biriniz birer yetişkin olduğunuzda, beyniniz hızlı bir şekilde bilgiyi işleme ve hatırlama, sorunları çözme ve görevleri minimum zihinsel çaba ile yürütmeye yardımcı olan milyonlarca sinir yolu geliştirmiş olur. Fakat rutine saplanıp kalırsanız, beyninizin gelişmeye devam etmesi için ihtiyaç duyduğu uyarımı engeller ve tembelliğe itersiniz. Bu nedenle, bazen beyni zorlayan ve her zamankinden farklı yöntemler denemek hafızanızı dinç tutmanıza ve zihinsel performansınızı arttırmanıza yardımcı olacaktır.
Belleğinizi ne kadar çok zorlar ve kullanırsanız, bilgiyi o kadar iyi işleyebilir ve hafızanızı güçlendirebilirsiniz. Beyni aktif tutmak için seçeceğiniz aktiviteler için her defasında aklınızda bulundurmanız gereken 4 temel unsur vardır:

  • Yeni bir şey öğrenmek: Zaten iyi olduğunuz bir işi sürekli tekrarlamak aslında iyi bir beyin egzersizi sayılmaz. Yeni ve sizi gerçekten zorlayan, hiç alışık olmadığınız beyin egzersizleri ile bellek sağlığınıza daha fazla yatırım yapmış olursunuz. Her zaman yeni beceriler geliştirerek etkili sonuçlara ulaşabilirsiniz.

  • Zorlu beyin aktiviteleri seçmek: Önemli olan sadece zor olan aktiviteyi bulmak değil, aynı zamanda zihinsel çaba gerektiren bir şey olmalı bu. Mesela, daha önce ezberlediğiniz oldukça zor bir müzik eserini tekrar denemek yerine, hiç denemediğiniz zor bir eser için çaba harcamak beyniniz için çok daha faydalı bir egzersiz olacaktır. 

  • Hep bir adım ileri bakmak: Bir konudaki becerileriniz arttıkça, devam etmenizi ve kendinizi daha çok geliştirmenizi sağlayacak ikinci, üçüncü .... adımlara yönelin. Sonraki performansınız hep daha fazla ilerlemeye yönelik olsun. 

  • Keyif almak: Her ne kadar zorlu da olsa, beyni geliştirmek ve hafızayı güçlendirmek için yapacağınız aktiviteleri zevk alacağınız ve sonunda sizi yeterince tatmin edecek olanlardan seçmeye çalışın. Yaptığınız işten keyif almanız beynin mutluluk hormonu (endorfin, melatonin, serotonin) salınımını arttırır ve bu da zihninizin gelişmesine ve canlı kalmasına yardımcı olur.

Beynin performansını ve dolayısıyla hafıza geliştiren en etkili faaliyetler hangileridir sorusu ile mi boğuşuyorsunuz? Aslında bunun belli bir cevabı yok. Bu tamamen sizin hayal gücünüze bağlı. Ancak fikir olması açısından bazı örnekler isterseniz buyurun:

  • Enstrüman kullanmayı öğrenmek (ya da yeni bir enstrüman denemek) 
  • Yabancı dil öğrenmek ve bunu tek dille sınırlamamak 
  • Satranç oynamak ve her defasında farklı stratejiler denemek 
  • Dans eğitimi almak (özellikle modern dans) 
  • Daha önce denemediğiniz bellek geliştiren bir sporla veya aktiviteyle ilgilenmek. 

Yukarıdakiler sadece basit örnekler. Siz, keyif alacağınız ve zihninizi zorlayacağına inandığınız herhangi bir beyin ve hafıza geliştirici faaliyet seçebilirsiniz.

2. Fiziksel Egzersiz


Zihinsel egzersiz beyin sağlığı için ne kadar önemliyse fiziksel egzersiz de beyin gelişimi için bir o kadar tamamlayıcı özelliğe ve öneme sahiptir. Fiziksel egzersiz beyne giden oksijen miktarını arttırarak, hafızayı zayıflatan diyabet ve kalp hastalıkları riskini azaltır. Genel olarak kalp sağlığı için faydalı olan her şey beyin sağlığı için de faydalıdır. Yanı sıra fiziksel egzersiz stres hormonlarının da azalmasında önemli bir rol oynar. Bu nedenle düzenli olarak egzersiz yapmayı günlük yaşamınıza dahil etmekle kendinize büyük bir iyilik yapmış olursunuz.

3. Sağlıklı Bir Uyku Düzeni


Yetişkinlerin günde 7 ila 9 saat arası uykuya ihtiyaçları olduğunu zaten biliyorsunuz. Yetersiz bir uyku (gece uykusu), hafıza, eleştirel düşünme, yaratıcılık ve problem çözme becerilerinizi zayıflatır ve beyin sağlığınızı olumsuz etkiler.

Eğer uyku probleminiz varsa, uykunuzu düzene sokmak için bazı yöntemler deneyebilirsiniz:

  • Uyku saatleri belirlemek ve bu saatlere mümkün olduğunca sadık kalmak. Örneğin sabah saat 08:00'de kalkıp gece saat 23:00'de uyumaya karar verdiyseniz. Ertesi gün de aynı saatte uyanıp yine aynı saatte uyumaya çalışın. 
  • Uyumadan en az 1 saat önce TV, telefon, bilgisayar gibi uyaranlardan kaçının. Bu tip ekranlardan yayılan mavi ışık uyanık kalmayı tetikler ve uyumanıza yardımcı olan melatonin gibi hormonların bastırılmasına neden olur. Öte yandan, bu tür cihazların yaydığı radyasyon beyin sağlığınıza, dolayısıyla hafızanıza zarar verir. 
  • İyi bir uyku için kafein alımınızı da sınırlamanızda fayda var.

Ayrıca okuyun: Yeterli Uykunun Önemi ve Uyku Kalitesini Arttırma Yolları 

4. Dostlarınızla Vakit Geçirin


Hafızayı güçlendirmenin etkili yollarından bir diğeri de keyif aldığınız dostlarınızla vakit geçirmektir. Bu anlamda, arkadaşlarınızla dolu dolu sohbet edebilir, bulmaca çözebilir, satranç gibi stratejik oyunlar oynayabilir, birlikte sinemaya-tiyatroya gidebilir veya eğlenceli başka aktiviteler yapabilirsiniz. Bu konuda yapılan çeşitli araştırmalar, nitelikli arkadaşlığın ve eğlenceli bir yaşam tarzının sadece duygusal sağlığa değil, aynı zamanda bilişsel gelişime de fayda sağladığını gösteriyor.

Sağlıklı ilişkiler ve başkalarıyla etkileşim içerisinde olmak belki de en iyi beyin egzersizlerinden biridir. Yani, aktif ve kaliteli bir sosyal yaşam güçlü bir bellek için son derece faydalıdır.

5. Stres Yönetimini Öğrenin


Stres, beynin en zararlı düşmanlarındandır. Uzun vadede stres beyin hücrelerini yok eder ve hafıza kaybına bile yol açabilir. Bu nedenle stresten arınmak için bazı temel prensipler edinmeniz faydalı olacaktır. Aşağıdaki ipuçlarını yaşamınıza dahil ederek bu konuda ilerleme sağlayabilirsiniz:

  • Hayattan beklentileriniz her zaman gerçekçi olsun.
  • Duygularınızı saklamak yerine mutlaka uygun bir şekilde ifade etmeyi deneyin. 
  • Kendinize vakit ayırın.
  • İş ve sosyal hayat arasında mutlaka bir denge oluşturun.
  • Çok fazla sorumluluk ve görevi aynı anda yerine getirmek yerine, her defasında tek bir göreve odaklanmaya çalışın. ...
  • Ve kendinize yapacağınız en büyük iyiliklerden biri olan "Hayır" demeyi öğrenin. Bunun stresi nasıl hızla uzaklaştırdığına şaşıracaksınız.

6. Meditasyon Yapın


Meditasyonun zihinsel sağlık yararları hakkında yığınla çalışma mevcut. Bu çalışmalar, meditasyonun depresyon, anksiyete, kronik ağrılar, diyabet, hiper tansiyon ve daha bir çok konuda iyileştirici etkisi olduğunu göstermektedir. Dahası, konsantrasyon, yaratıcılık, pratik düşünme, hafıza güçlendirme, hızlı öğrenme ve muhakeme becerilerini geliştirme konusunda da son derece etkili olan meditasyon, beyninizin gerçek potansiyelini açığa çıkarmanıza yardımcı olur.

7. Kahkahanın Gücüne İnanın!


Kahkahanın en iyi ilaç olduğu ve zihni canlandırmakla birlikte tüm vücut sağlığınız için ne kadar önemli olduğunu mutlaka duymuşsunuzdur. Kahkaha beynin sadece belli bir bölümünü değil, tüm beyin loblarını harekete geçirir ve zihinsel performansı arttırır. Bu nedenle gülmek ve kahkaha atmak için her fırsatı değerlendirin ve hatta bunun için fırsatlar yaratın.

8. Beyin Sağlığını Destekleyen Gıdalar Tüketin


Doğal meyve ve sebzeler, kepekli tahıllar, sağlıklı yağlar ve vitamin-mineral yönünden zengin diğer gıdaları içeren bir beslenme modeli, hem fiziksel hem de zihinsel açıdan pek çok fayda sağlar. Beyin gücünü artırmak ve ilerleyen yaşlarda görülebilecek Alzheimer gibi hastalıkların riskini en aza indirmek ve için aşağıdaki beslenme ipuçlarını takip edebilirsiniz:

  • Omega-3 içeren gıdalar tüketin: Araştırmalar, omega-3 yağ asitlerinin beyin sağlığı için çok faydalı olduğunu göstermektedir. Özellikle somon, uskumru, sardalya ve ringa balığı gibi soğuk su balıkları, zengin bir omega-3 kaynağıdır. Yanı sıra deniz yosunu, keten tohumu, ceviz, böbrek fasulye, brokoli, ıspanak, kabak çekirdeği ve soya fasulyesi gibi bitkisel omega-3 (bunlar özellikle vejetaryen ve veganlar için harika omega-3 kaynaklarıdır) kaynaklarını da tüketebilirsiniz. 

  • Doymuş yağ tüketimini sınırlayın: Kırmızı et, tam yağlı süt, tereyağı, peynir, krema ve dondurma gibi doymuş yağ oranı yüksek gıdalar zihinsel fonksiyonları zayıflatarak konsantrasyon ve hafızayı olumsuz etkiler. Ayrıca demans riskinin artmasına yol açar.

  • Daha fazla meyve ve sebze tüketin: Meyve ve sebzelerde bulunan antioksidanlar, beyin hücrelerini hasra karşı korur. 

  • Kırmızı şarap deneyin: Aşırı alkol tüketimi beyin hücrelerine ciddi zararlar verebilir, ancak ılımlı bir şekilde tüketeceğiniz kırmızı şarap bilişsel gücü ve hafızayı geliştirebilir. Kırmızı şarap, resveratrol açısından zengindir ve beyindeki kan akışını hızlandırır. Ayrıca Alzheimer gibi hastalıkların riskini azaltan flavonoid açısından da en etkili alternatiflerden biridir. 

  • Yeşil Çay: Beyin hücrelerine zarar veren serbest radikallere karşı iyi bir koruma sağlayan polifenoller ve antioksidanlar içeren yeşil çay, pek çok faydayla birlikte, aynı zamanda hafıza güçlendirme ve zihinsel performansın artmasında son derece etkilidir. 

9. Zayıf Hafızaya Yol Açabilecek Hastalıkları Öğrenin ve Önlem Alın 


Belleği zayıflatan çeşitli hastalıklar ve ilaçlar vardır. Bunlar genellikle aşağıdakileri içerir:

  • Kalp hastalıkları, yüksek kolesterol ve hiper tansiyon gibi hastalıklar bilişsel bozukluklara yol açabilir. 
  • Bazı araştırmalar diyabetin hafıza ve bilişsel düşüş yaratma riskinin olduğunu göstermiştir. 
  • Özellikle hormonal dengesizlik yaratan menopoz, bu süreçteki kadınların genellikle düşük östrojen salınımından kaynaklı hafıza problemlerine neden olabilmektedir.Ayrıca tiroid dengesizliği de unutkanlık gibi problemlere yol açabilmektedir. 
  • Bazı ilaçların yan etkileri hafıza problemleri yaratabilir. Bunları antidepresanlar, alerji ilaçları ve uyku ilaçları şeklinde sıralayabiliriz. Bu tür ilaçlar kullanıyorsanız, olası yan etkiler hakkında doktorunuzla görüşmeniz faydalı olacaktır.

Beyin sağlığını ve hafızayı güçlendirmek için uygulayacağınız bu yöntemlerin mutlaka faydasını göreceksiniz. Ancak elbette yapabilecekleriniz bu okuduklarınızla sınırlı değil. Bunlara ek olarak daha pek çok yöntem olduğunu da hatırlatmış olalım.

Not: Okumak ve araştırmak beyni geliştiren en önemli faktörlerdendir. Bu nedenle bol bol okuyalım, araştıralım. 

Yazar Hakkında: Sağlık, güzellik, kişisel gelişim, anne-bebek, pratik bilgiler, şifalı bitkiler ve daha fazlası için xhayat.com bağlantısını tıklayarak sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca belirtilen kategorilerde içerik üretebilecek herkesi konuk yazar olarak sitemizde ağırlamaktan mutluluk duyarız.

Konuk yazarımızın; "Güçlü Bir Beyne ve Keskin Bir Hafızaya Sahip Olmanın Yolları" makalesini beğendiyseniz, aşağıdaki sosyal ağ butonları sayesinde paylaşabilirsiniz.
💕⃕
Devamını Oku »

19 Kasım 2018 Pazartesi

Sağlıklı Yaşlanma Ve Omega 3

19 Kasım 2018 Pazartesi

Sağlıklı Yaşlanma Ve Omega 3

Sağlıklı Yaşlanma Omega 3

Boston'daki Tufts Üniversitesi Friedman Beslenme Bilim ve Politika Okulu'ndan Heidi Lai tarafından yönetilen yeni bir çalışmada, omega 3 açısından zengin deniz ürünleri tüketimi ve sağlıklı yaşlanma arasındaki bağlantıyı incelendi.

Lai ve meslektaşları "sağlıklı yaşlanmayı", "kronik hastalıklar olmadan, sağlam fiziksel ve zihinsel işlevlerle anlamlı bir yaşam süresi" olarak tanımlıyor.
Araştırmacılar makalelerinde açıkladıkları gibi, sağlıklı yaşlanma problemi giderek önem kazanmaktadır. Popülasyonlar dünya genelinde hızla yaşlanır ve bunlarla birlikte kronik hastalık oranları artar.

Dolayısıyla, daha fazla araştırma, sağlıklı yaşlanmanın neyi kapsadığını ve bunu başarmak için neler yapabileceğimizi incelemektedir.
Örneğin, Lai ve meslektaşları tarafından yapılan bazı çalışmalarda, omega-3 tüketimi ve kardiyovasküler hastalık arasında ters bir ilişki bulunmuştur. Bununla birlikte, tuhaf olarak bazı çalışmalarda omega-3 alımının daha yüksek bir prostat kanseri insidansı ile ilişkili olduğu bulunmuştur.

Diğer çalışmalar, omega-3 yağ asitleri ve "kanser, diyabet, akciğer hastalığı, ağır kronik böbrek hastalığı, bilişsel ve fiziksel işlev bozukluğu" söz konusu olduğunda gayet iyi sonuçlar vermiştir.

Yaşlı toplumun arttığı bu günlerde şunu sormak gerekebilir: Sadece daha uzun yaşam sürmek için değil, aynı zamanda daha sağlıklı olmak için ne yapabiliriz? Bu soru üzerine uzmanların yeni ve etkileyici bir cevabı var. Daha fazla deniz ürünleri yiyin!

Omega 3 ve Sağlıklı Yaşlanma Arasındaki İlişki İnceleniyor


Ekip, Amerika Birleşik Devletleri Kardiyovasküler Sağlık Çalışmasına kayıtlı olan 2.622 erişkinin omega-3 yağ asitlerinin dolaşımdaki kan seviyelerini incelemiştir.
Bu çalışmanın başında katılımcılar ortalama 74 yaşındaydı. Omega-3'lerin kan düzeyleri 6 yıl sonra ve 13 yıl sonra ölçüldü.
Çalışmada göz önüne alınan omega-3 türleri, eikosapentaenoik asit (EPA), dokosaheksaenoik asit (DHA), doosapentaenoik asit (DPA) ve alfa-linolenik asit (ALA) idi.

Omega-3'lerin ilk üç türü için başlıca besin kaynakları şunlardır:
  • Somon
  • Uskumru
  • Ton balığı
  • Ringa balığı
  • Sardalye
  • Diğer deniz ürünleri

ALA içeren başlıca besin kaynakları şunlardır:

  • Fındık
  • Tohum
  • Bitkisel yağlar

(Alfa linolenik asit bir tür omega 3 yağ asidi türü ve diğerlerine göre daha çok bitkilerde bulunur.)

Sağlıksız Yaşlanma Riski Yüzde 24 Oranında Azalıyor


Genel olarak, 2015 yılındaki bir çalışma sonunda, katılımcıların yüzde 89'u yaşa bağlı kronik hastalıklar, zihinsel ya da bedensel işlev bozukluğu yaşarken, yüzde 11'i sağlıklı bir şekilde yaşadı.Yalnız kronik hastalık yaşayan yüzde 89'luk dilimdeki insanların bu durumu normalden daha hafif atlattığı tespit edilmiştir.

Analizde, en yüksek deniz mahsulü değeri olan doosapentaenoik asit (DPA) içeren besinleri tüketen insanların,tüketmeyen insanlara göre yüzde 24 oranında daha sağlıklı şekilde yaşlandığı ortaya koyulmuştur.Bu değer bir tedavi seçeneği oluşturacak kadar yüksek bir değer olmasa da azımsanacak bir değer değildir.

Son olarak, bitkilerden elde edilen deniz ürünü türevi olan omega 3 yağ asitleri, sağlıklı yaşlanma konusunda balıklardan elde edilene göre daha az etki gösterse de olumlu etkileri olmuştur.
Ancak, omega-3'lerin kan basıncını ve kalp atışını kontrol altında tutmanın yanı sıra inflamasyonu azaltmaya yardımcı olabileceği düşünülmektedir.

Uzmanların bu konudaki yorumu şu şekildedir:
“Bu bulgular, sağlıklı yaşlanmanın sürdürülmesi için omega-3 yağ asitleri ile ilgili makul biyolojik mekanizmalar ve müdahaleler hakkında daha fazla araştırma yapılmasını ve yaşlı yetişkinler arasında balıkların diyet tüketiminin artırılması için destek kılavuzları yapılması gerektiğini desteklemektedir.”

Diğer Yaşlanma Engelleyici Besinler


1-)Kırmızı Biber
Kırmızı biber, anti-aging söz konusu olduğunda yüksek dereceli antioksidan içeren bir besindir. Kollajen üretimi için iyi olan yüksek C vitamini içeriğine ek olarak kırmızı biberler, karotenoidler olarak adlandırılan güçlü antioksidanları içerir.
Karotenoidler, birçok meyve ve sebzede gördüğünüz parlak kırmızı, sarı ve turuncu renklerden sorumlu bitki pigmentleridir. Çeşitli iltihap önleyici özelliklere sahiptirler ve güneşten zarar görmeye, kirlenmeye ve çevresel toksinlere karşı cildin korunmasına yardımcı olabilirler.

2-)Brokoli
Brokoli bir anti-inflamatuar, yaşlanma önleyicidir.
  • C ve K vitaminleri
  • Çeşitli antioksidanlar
  • Lif
  • Folat
  • Lutein
  • Kalsiyum içerir.
Vücudun C vitaminine, ciltte kuvvet ve elastikiyet veren ana protein olan kollajen üretimi için ​​ihtiyacı vardır.
Denemek için: Hızlı bir atıştırma olarak brokoliyi çiğ yiyebilirsiniz. Fakat zamanınız varsa, yemeden önce hafifçe buharda pişirebilirsiniz.

3-)Fındık
Fındık ve badem, cilt dokusunu onarmaya, cildin neminin korumasına ve cildin zararlı UV ışınlarından korunmasına yardımcı olabilecek büyük bir E vitamini kaynağıdır. Cevizler, yardımcı olabilecek anti-inflamatuar omega-3 yağ asitlerini bile içerir:
  • Cilt hücre zarlarını güçlendirir.
  • Güneş hasarına karşı korur.
  • Doğal yağ bariyerini koruyarak cilde güzel bir parlaklık verir.
  • Kalp hastalığı ve tip 2 diyabet riskini azaltır.
  • Yaşı kişilerde bilişsel gerilemeyi azaltır.

4-)Avokado
Avokadolar, yumuşak ve esnek bir cildi destekleyen iltihapla savaşan yağ asitlerinden yüksek meyvelerdir. Bunlar ayrıca, yaşlanmanın olumsuz etkilerini önleyebilecek çeşitli temel besinleri içerir:
  • K, C, E ve A vitaminleri
  • B vitaminleri
  • Potasyum
Avokadodaki A vitamini , ciltteki ölü hücrelerin dökülmesine ve yerine parlak, ışıltılı bir cildin gelmesini sağlar.Karotenoid içeriği ayrıca toksinlerin engellenmesine ve güneş ışınlarından gelen zararın azalmasına yardımcı olabilir bu sayede cilt kanserine karşı koruma sağlar.

Yukarıdaki besinlere ek olarak;
Tatlı patates
Ispanak
Yaban mersini
Nar
sayılabilir.

Yazar Hakkında:İnsan vücudundaki mucizevi ve merak edilen olayları,sağlık konusunda faydalı bilgileri,tıp fakültesinde okuyan,kazanmak isteyen ve sağlık sektöründekiler için işe yarar bilgileri Fizyolojik Tıbbi Bilgiler blogumda bulabilirsiniz.
Devamını Oku »

22 Ekim 2018 Pazartesi

Tanıtım Yazısı Satın Almak Mantıklı mı?

22 Ekim 2018 Pazartesi
Öncelikle siz değerli Sosyal Medya Kafe okurlarını canı gönülden selamlıyorum.
Daha önce Sibel Hanımla misafir yazarlığımız olmuştu. (Umarım hanım dediğime kızmaz, çünkü bazı kadınların bu kelimeyi sevmediğini biliyorum.) Bu yüzden ikinci kez, tanıtım yazısı satın almak konusu üzerine kendilerine misafir yazar olmak istedim.
Tanıtım Yazısı Satın Almak

Hatta itiraf edeyim yazıya böyle başladım ama kabul eder mi, etmez mi onu bile bilmiyorum. Ancak bir şeyden eminim ki; o da şudur: Farklı bir blogda misafir olacağımız zaman, nedense kendimizi bir kalıba sokarak, kendimiz olmaktan uzaklaşıyoruz. Gerçekten bunu gözlemlediğim için söylemek istedim.
Bu yüzden psikolojik olarak kendi samimiyetimi ve üslubumu korumak adına şu anda okumakta olduğunuz bu yazıyı, kendi blogumun editör sayfasından yazıyorum. Giriş cümlelerinin aslında pek uzun olması beni çok rahatsız eder. Sizi de rahatsız ettiyse lafı fazla uzatmadan asıl konumuz olan tanıtım yazısı satın almak veya yayımlamak meselesine geri dönelim. Zira bu uçsuz bucaksız çalakalem yazının sonu gelmeyecek gibi hissetmeye başladım.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu konu tamamen tanıtım yazısı satın almayı düşünenleri ilgilendiriyor. Eğer ilgi alanınız dışına giriyorsa, yazıyı şu anda terk etmeniz, ikimiz için de en hayırlısı. Bir kaç dakikalık değerli vaktinizi aldıysam da, şimdiye kadar ''hakkım helal olsun'' dedikleriniz arasına lütfen beni de ekleyin.

Tanıtım Yazısı Satın Almak Mantıklı Mı?

Aslında biraz şu anda var olan sistem üzerine değil de, daha çok neden tanıtım yazısı alma ihtiyacı olduğu üzerine kafa yoralım isterseniz. Mesela bugün  Blog Hocam gibi önde gelen bloglar, tanıtım yazıları yayımlıyor. Ancak anlamadığım nokta, yazar neden kendi tanıtımını kendisi değil de bir başkasının yapmasını istiyor? Sahip olduğunuz blogu, siz yeterince tanıtamıyorsanız başkasının sizden daha iyi tanıtmasını beklemek ne kadar doğru? Benim düşünceme göre bu tamamen yanlış bir yaklaşım. Hatta sizlere özellikle bu konuyla ilgili başımdan geçen bir olayı anlatayım. Bir gün tanımadığım birisi benimle iletişime geçerek (bu dediğim 2-3 yıl kadar önceydi bu arada) sitesinin tanıtımını yapmamı istedi. Önce olur, bakalım, hallederiz gibi bir yaklaşımım oldu ama elbette söz vermedim.

Çünkü tanıtım yazısı yazmam gereken site, bir horoz çiftliğiydi. Nitekim kendime şu soruları sordum: Ben horoz çiftliğini nasıl tanıtacağım? ''En güzel yumurtalar, en sağlıklı ve doğal ortamda yetişen tavuklar bizde'' gibi şeyler mi yazacağım? İşin açıkçası bilemedim. Her şeyden önce ben böyle bir yazıyı, para karşılığı yazmayı beceremedim. Eğer gerçekten daha önce bir horoz çiftliği gezmiş olsaydım, belki kendimce güzel bir tanıtım yazısı yazardım. Ancak tecrübem olmadığı için geri çevirmek zorunda kaldım. Tanıtım yazısı yayımlayan ve tanıtım yazısını bizzat kendisi yazan/yazabilen blogları bu işi yapabildikleri için gerçekten takdir etmek gerek. Marifet belki de yazabilmektedir. Ama şunu da açıkça belirteyim ki, daha önce bir tanıtım yazısı yayımlattım ve hiç memnun kalmadım. Çünkü yukarıda da dediğim gibi, beni tanıtan kişinin aslında hiç tanımadığını anladım. Bu yüzden de Google üzerinden geri bağlantıların hepsini reddettim.

Gerekirse kendin yaz!


Bu işin mottosu bence bu olmalı! Ha belki şunu diyebilirsiniz: O blogun okuyucuları, yine o blog yazarının yazım tarzına aşina olduğundan, tanıtım yazısını da yine o blogun sahibinin yazması daha iyi. Ancak bu hususta da size şöyle bir soru sormak istiyorum:
Sürekli okuduğunuz blog sahibinin, kendi ağzıyla yazmış olduğu bir tanıtım yazısını beğenmeniz gayet normal. Ancak bu demek değildir ki, tanıtımı yapılan blogun da yazılarını beğeneceksiniz. Çünkü siz başından beri o blogun sadık okuyucusu ve takipçisi oldunuz. Doğal olarak beklentileriniz de yine aynı üsluba yakın bir blog olacaktır. Peki beklentilerinizi bulamadığınız zaman ne olacak? Onu da ben söyleyeyim: Sadece bir kerelik tıklamanızın ardından bir daha o tanıtımı yapılan sayfaya girmeyeceksiniz. Bu durumda tanıtım yazısı satın alarak, reklamını yaptığını düşünen blog sahibi, aslında elindeki fırsatı lehine olacakken, aleyhine çevirmiş olacak. Bu yüzden yazının başında da dediğim gibi, eğer tanıtım yazısı satın almak gibi bir düşüncesiniz varsa kendiniz yazın. Çünkü olaya bu pencereden bakacak olursak, aslında yazınızı sizin ağzınızdan okuyan o yeni okuyucuya tam olarak ne ve kim olduğunuzu daha net bir şekilde göstermiş olursunuz.

Şimdiye kadar belki de hep yanlış yaptık!


İnsan olarak zaten yüzlerce hata ve yanlış içinde olduğumuzu düşünürsek, şu anda üzerine konuşmakta olduğumuz tanıtım yazısı satın almak meselesine de belki de hep tek bir pencereden baktık ve biz bu işte yanlış yaptık. Şöyle ki; bir blogdan tanıtım yazısı almak yerine o blogdan, herhangi bir yazısında yine yazmış olduğu kendi konusuyla alakalı bir bağlantı satın almak daha mantıklı değil mi? Mesela bir yemek tarifleri siteniz var. Ve siz Sosyal Medya Kafe'de tanıtım yazısı yayınlatmak istiyorsunuz. Ancak Sosyal Medya Kafe tanıtım yazısı yayımlamak yerine, size şöyle bir teklifte bulundu: Kendi yapmış olduğu bir yemeğin tarifini paylaştı ve yazının arasında/sonunda burası pek önemli değil, tarifimi şu siteden aldım oldukça faydalı ve güzel bir site diye paylaştı. Sizce bu durumda hangisi sizin için daha değerli olur? Sosyal Medya Kafe'den tanıtım yazısı almak mı? Yoksa kendi paylaşmış olduğu bir tarif içinde, tarifini şu siteden aldım diye sitenizin linkini paylaşması mı? Bana sorarsanız ikinciyi tercih ederim. Çünkü hem blog yazarının kendi yazısı, hem de yazmış olduğu konu ile alakalı. Öyle tahmin ediyorum ki, reklam veren için getirisi de daha fazla olacaktır. Hatta bir artısını daha sayacak olursak, blogun düzenli okuyucuları bunun bir reklam olduğunu bile anlamayacak. Yani okuyucuyu da tanıtım yazılarına boğmamış olacaksınız.

Son sözler:
Konuyla ilgili söyleyeceklerim bu kadar, eğer sonuna kadar okuduysanız ve bu yazı, tanıtım yazısı satın almak konusunda düşüncelerinizi biraz olsun değiştirdiyse veya sizi farklı açılardan düşünmeye teşvik ettiyse, yazdıklarımı kısmen faydalı olmuş sayabilirim. Ayrıca şunu da söylemeden edemeyeceğim: Yazımı gönderdikten sonra, eminim bir şeylerin eksikliğini hissedip tüh keşke şunu da ekleseydim diye içimden geçireceğim. Çünkü aynı şeyi defalarca yaşadığım için biliyorum. Bu yüzden o boşlukları da sizin kendi düşüncelerinizi katarak doldurmanızı rica ediyorum. Son olarak Sosyal Medya Kafe'de başta misafir yazarlık yaparak, diğer bloglara kapı araladığı için ve beni ikinci kez misafir olarak ağırladığı için teşekkür ederim.

Yazar hakkında: ciplakyazar.com sayfasının sahibi ve tek yazarıyım. Kendi kendime şurdan burdan bir şeyler karalayıp duruyorum.
Devamını Oku »

15 Ekim 2018 Pazartesi

21. YY Sorunu : Obezite

15 Ekim 2018 Pazartesi
Obezite Sorunu

OBEZİTE SORUNU

Dünyada obeziteyle verilen mücadelede maalesef olumlu sonuçlar alınamıyor. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ayça Doğan Mollaoğlu “Böyle devam ederse 2025 yılında tüm dünyada her 5 kişiden 1’inin obez olması bekleniyor” sözleriyle durumun vahametini gözler önüne seriyor.

Obezite, vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı ve anormal yağ birikmesidir. Obeziteyi ölçmede en yakın ve doğru sonuç gösteren ‘Beden Kitle İndeksi’ kullanılmaktadır. Bu ölçme, kilonun boya bölünmesiyle bulunur. Vücut ağırlığı ve boyunuzu hesapladığınızda çıkan sonuç 18,5-25 arasında ise bu sizin normal kiloda olduğunuzu gösterirken 30 ve yukarı sonucu ise obez olduğunuzu işaret etmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün araştırmasına göre en çok obez nüfus %61 oranla Nauru' da bulunmakta. Bu korkunç bir yüzde, verilere göre ülkenin yarısından fazlası obeziteyle hayatına devam etmeye çalışıyor. Türkiye ise %32.1 ile bu sıralama da 17 sırada yer alıyor. Ülkemiz de kadın obezite oranı erkeklere göre daha fazladır.

OBEZİTENİN NEDENLERİ


Obezitenin birden fazla nedeni vardır. Dünya hızla değişirken bizde bu karmaşaya ayak uydurmaya çalışıyoruz. Gelişen teknolojiyle beraber hayatımızı kolaylaştıran bir çok cihaz bizlerle buluştu ve buluşmaya devam ediyor. Araba, asansör, telefon, uzaktan kumanda vb. gibi. Bununla beraber hareket alanımız kısıtlandı ve enerji harcamamaya başladık. Yeme alışkanlıklarımız değişti sağlıklı ve doğal ev yemeklerinin yerini, kısa sürede hazırlanan sağlıksız 'fast food'lar aldı. Bunun yanına bir de alkol ve sigara eklenince hızlıca kilo almamak için hiç bir neden ortada kalmıyor.
Çevre faktörü de obezitede büyük önem arz ediyor. Aile ve arkadaş çevresinde abur cubur, fast food gibi sağlıksız gıdalarla besleniyorsa bu da bireyi olumsuz yönde etkiliyor. Özelikle aile, günün yarısından çoğunu beraber geçirdiğiniz insanlar kötü beslenme alışkanlıklarına sahipseler sizin de pek şansınız olmuyor. Fiziksel nedenlerin yanında ruhsal ve psikolojik etkilerde obezitenin bir diğer nedenlerinden. Özellikle çocuklukta yaşanan travmalar, sevdiklerini kaybetme, aile içi huzursuzluk ve sorunlar kişiyi yemeğe yönlendirir. Hayatımızda stres olmazsa olmaz fakat bunla baş edemeyip çıkış kapısı yemekte görülür. Ve alınan kilolarla beraber insanın öz güveni azalır. Kaybedilen güven sorunuyla baş etmek için kişi yine yemeğe başvurur ve bu bir kısır döngü oluşturarak bireyin kendini sürekli yanlış bir şekilde tekrarlamasına neden olur.

OBEZİTENİN YARATTIĞI BAZI SAĞLIK SORUNLARI


Obezite beraberinde bazı hastalıkları da yanında getiriyor;
  • Tip 2 Diabetes Mellitus ( Şeker Hastalığı)
  • Hipertansiyon ( yüksek tansiyon)
  • Koroner arter hastalığı
  • Hiperlipidemi – Hipertrigliseridemi (Kan Yağlarının Yükselmesi)
  • Metabolik sendrom
  • Safra kesesi hastalıkları
  • Bazı kanser türleri (kadınlarda safra kesesi, endometriyum, yumurtalık ve meme kanserleri, erkeklerde ise kolon ve prostat kanserleri )
  • Osteoartrit
  • Felç
  • Uyku apnesi
  • Karaciğer yağlanması
  • Astım
  • Solunum zorluğu
  • Gebelik komplikasyonları
  • Menstruasyon düzensizlikleri
  • Aşırı kıllanma
  • Ameliyat risklerinin artması
  • Ruhsal sorunlar (Anoreksiya nevroza (yemek yememe) veya Blumia nevroza (kusarak yediği besinlerden yararlanmama), Binge eating (tıkınırcasına yeme), gece yeme sendromu gibi ortaya çıkabilir veya bir şeyi daha fazla yiyerek psikolojik doyum sağlamaya çalışma)
  • Toplumsal uyumsuzluklar
  • Özellikle sık aralıklarla ağırlık kaybetme ve kazanma sonucunda deri altı yağ dokusunun fazla olması nedeniyle deri enfeksiyonları, kasıklarda ve ayaklarda mantar enfeksiyonları
  • Kas-iskelet sistemi problemleri
  • İnsülin direnci – Hiperinsülinemi.

OBEZİTENİN TEDAVİSİ


Obeziteyle mücadele de uygulanan tedavilerin başında Diyet ve Egzersiz gelmektedir. Bunun yani sıra ilaç ve cerrahi tedavilerde uygulanır. İlk tercih edilen ve sağlıklı yöntem her zaman diyet ve egzersizlerdir. Hastanın hareketli olması ve yediklerine dikkat etmesinin yanında kişisel terapi veya grup terapileri kişiye destek olacaktır. Bu süreçte kilo vermek büyük bir başarı ancak asıl başarı iradeye sahip çıkıp verilen kiloların geri alınmamasıdır.

Yazar Hakkında:Suveyda.net blogunun iki yazarından biriyim. Blogumuz iki kardeşin iyi anlaşması ve ortak zevklerinin bir ürünüdür. Yabancı dizi önerileri, genel, gündem, kitap incelemeleri, film incelemeri gibi konularda yazıyoruz. Yazılarımız çoğu ‘’genel’’ kategorisinde çünkü farklı bir sürü konu hakkında yazı yazmayı seviyoruz sanırım.
Blogumuza Suveyda.Net' ten ulaşabilir, instagram : esuveyda hesabımızdan takip edebilirsiniz.:)

Konuk yazarımızın makalesini beğendiyseniz,aşağıdaki sosyal ağ butonları sayesinde paylaşabilirsiniz. 
💕⃕
Devamını Oku »

8 Ekim 2018 Pazartesi

Kalp Yetmezliği Nedir? Belirtileri,Sebepleri,Nedenleri

8 Ekim 2018 Pazartesi

Kalp Yetmezliği Nedir?


Kalp Yetmezliği Nedir
Kalp yetmezliği” terimi basitçe kalbin vücudun gereksinimini karşılamaya yetecek miktarda kanı pompalamadaki yetersizliği demektir.Hekim tarafından tedavi edilmesi gereken en önemli hastalıklardan biri kalp yetmezliğidir.Çünkü sağlık sektöründeki gelişmelere bağlı olarak gün geçtikçe yapılan erken müdahaleler sayesinde kalp yetmezliğine bağlı ölümlerde azalma gözlenmiştir. Kalp Yetmezliği, kalbin kanı pompalama yeteneğini azaltan herhangi bir durumda oluşabilir.

Kalp Yetmezliği Sebepleri Nedir?


Nedeni genellikle azalmış koroner(kalbi besleyen damarlar) kan akımı sonucu miyokardın(kalp kası) kasılma yeteneğinin azalmasıdır. Bununla birlikte, kalp yetmezliği doğumsal,yaşlanmaya bağlı dejenerasyon,romatizmal gibi birçok sebebe bağlı kalp kapaklarının harabiyeti, kalp çevresinde dış basınç, B vitamini eksikliği, aşırı radyasyon tedavisi,ilerlemiş hipertiroidi, primer kalp kası hastalığı veya kalbin pompalama etkinliğini azaltan herhangi diğer bir anormallik sonucu da oluşabilir.

Kalp Yetmezliği Belirtileri ve Nedenleri?


Kalp Yetmezliğinde meydana gelen belirtiler her bireyin kendi özellik ve durumuna göre değişim gösterebilse de çoğunlukla aynı tip belirtiler gözlenir.Bu durumlar da erken teşhis için önem teşkil etmektedir.Çünkü çoğu durumda hastalık sessiz bir şekilde de ilerleyebilmektedir.

Nefes Darlığı


Nefes darlığı belki de kalp yetmezliğinin en büyük belirtilerinden biridir.Kişi başta merdiven çıkma,hızlı yürüme gibi kısmi ağır egzersizlerde nefes darlığını hisseder.Kalp yetmezliğinin ilerleyen aşamalarında ise hasta artık normal düzeydeki egzersizler de bile nefes darlığı şikayetini dile getirir.Örneğin evdeki normal rutin işleri yaparken veya normal tempoda yürüme sırasında nefes alamadığını ve nefesin kendine yetmediğini söyler.Kalp yetmezliğinin tedavi edilmediği,kronik döneme kaydığı çok ileri aşamalarda ise artık kişide gece uyurken bile nefes darlığı gözlenir.Nefes darlığı ile uyanma,uykuda buna bağlı sürekli pozisyon değiştirerek rahatlamaya çalışma,pencereyi açıp derin bir nefes alma isteği gibi durumlar ortaya çıkar.

Kalp yetmezliğine bağlı gerçekleşen nefes darlığının ana sebebi "pulmoner ödem" dir.Pulmoner ödemin meydana gelme mekanizması şu şekildedir:


  • Zaten zayıf olan kalbin sol ventrikülünde(kanı vücuda pompalayan ana odacık) geçici yük artışı kısır döngüyü başlatır. Sol kalbin sınırlı pompalama kapasitesi nedeniyle kan akciğerlerde göllenmeye başlar.
  •  Akciğerlerdeki kanın artışı pulmoner kapiller basıncı yükseltir ve küçük miktarda sıvı akciğer dokularına ve alveollere sızmaya başlar.
  •  Normalde akciğerlere gelen kan oksijenden zenginleştirilip kalbe yollanır.Ama akciğerlerdeki artmış sıvı kanın oksijenlenme derecesini azaltır.Bu da kişiye oksijen eksikliğini karşılamak için daha fazla nefes almak ve nefes darlığı olarak geri döner.
  •  Kanda oksijen azalması kalbi de besleyemeyeceğinden kalbi daha fazla zayıflatır ve vücudun her tarafındaki arteriyolleri(küçük damarlar) de zayıflatarak periferde vazodilatasyona(damar gevşemesi) yol açar.
  •  Periferde vazodilatasyon perifer dolaşımdan kanın venöz dönüşünü daha da fazla artırır.
  • Vücuttan tekrar kalbe ve akciğerlere gelen kan venöz dönüşün artmasıyla daha da artar.Böylece akciğerlerdeki ödemde gittikçe artar.Böylece aslında müdahale edilmediğinde ölüme kadar ilerleyen pulmoner ödem tablosu görülür.

Çabuk Yorulma


Kalbin pompalamadaki yetersizliğine bağlı olarak kaslara ulaşan kan miktarı ve pulmoner ödemden kaynaklı ulaşan kanın da yeterli oksijene sahip olmaması durumlarından dolayı kişinin iskelet kasları yeterli beslenemez.Bundan dolayı hastalığın derecesine göre ağır veya çok hafif egzersizlerde çabuk yorulma şikayeti ortaya çıkar.Ayrıca kan böbrekleri de besleyemeyecektir.Bundan dolayı böbrekler de görevini yeteri kadar yerine getiremez ve kanı yeterli şekilde süzemez.Böylelikle kan kalitesi azalmış olur.Yani böbreklerin de çabuk yorulma üstünde kısmi etkisi vardır.

Çarpıntı ve Kalbin Güçlü Atması


Normal bir bireyde kalp hızı 60-100 atım/dakika hızında olmalıdır.Kalp yetmezliği olan hastalarda ise zaman zaman 100 atımı geçen kalp hızları yani çarpıntı gözükmektedir. Miyokard infarktüsü(kalp krizi) geçirmiş bir bireyde kalp hasar görür.Dolayısıyla kişi kalp yetmezliğine doğru gidebilir.Bu durumda vücutta önemli derecede kalp debisi azalır.Dolayısıyla organlara yeterli kan ulaşamaz.Bu durumda vücut telafi mekanizması olarak kalp debisini arttırmaya çalışır.Bunu da kalp hızını ve kalp pompalama gücünü arttırarak gerçekleştirir.Kalp debisi tehlikeli şekilde düştüğü zaman dolaşım reflekslerinin birçoğu hızlıca aktive olur. Bunların en iyi bilineni arter basıncının azalmasıyla aktifleşen baroreseptör refleksidir. Kemoreseptör refleks, merkezi sinir sisteminin iskemik cevabı ve hatta hasara uğramış kalpten kaynaklanan refleksler de sempatik sinir sisteminin aktivasyonuna olasılıkla katkıda bulunur. Böylece, sempatikler birkaç saniye içinde güçlü bir şekilde uyarılırken, aynı anda kalbe giden parasempatik sinir sinyalleri resizıtkal şekilde inhibe olur.Sempatik sinir sisteminin uyarısı ve parasempatik sistemin baskılanması sinir sistemi üzerinden kalp hızını ve gücünü arttırır.Bu çarpıntı eğer aşırı artarsa ve fibrilasyona(kalbin aşırı hızlanmasından dolayı titremesi) doğru giderse acil müdahale gerektirir.

El,ayak Gibi Yerlerde ve Vücutta Ödem


Akut kalp yetmezliği perifer ödemine neden olmaz.Sol ya da sağ kalp yetmezliği perifer ödemi oluşumuna yol açmada çok yavaştır. Daha önce normal olan bir kalbin pompa etkinliği akut olarak yetersiz hale geldiğinde aort basıncı düşer ve sağ atriyum basıncı yükselir. Kalp debisi sıfıra yaklaşırken bu iki basınç yaklaşık 13 mm Hg’lık bir denge değerinde birbirine yaklaşır. Kapiller basınç da 17 mm Hg’lık normal değerinden 13 mm Hg’lık yeni denge basıncına düşer. Böylece, şiddetli akut kalp yetmezliği periferik kapiller basıncında yükselmeden ziyade çoğu kez bir düşmeye neden olur. O nedenle, insanlardaki deneyimlerin yanısıra, hayvan deneyleri de akut kalp yetmezliğinin hızlı perifer ödemi gelişimine hemen hiç neden olmadığını göstermektedir.
Tam kalp yetmezliğinden veya sağ kalp yetmezliğinden 1 gün kadar sonra ise periferde ödem oluşmaya başlar. Bunun başlıca nedeni, böbrekler tarafından sıvı tutulmasıdır.Damar içinde artan sıvı miktarı damar içi basıncı arttırır.Böylece bu sıvı doku arasına sızmaya başlar ve ödem meydana gelir.Bu ödem bazen o kadar fazla olmaktadır ki kişiye kilo alımı olarak bile yansıyabilmektedir.
Böbreklerin kanlanmasının bozulmasından ve diğer sebeplerden kaynaklı glomerüler filtrasyon hızında azalma,renin-anjiyotensin sisteminin aktivasyonu,su ve tuzun böbrek tübüllerinde artmış geri emilimi,artmış aldosteron salgılanması gibi durumlar kalp yetmezliğinde idrar oluşumunun azalmasının sebeplerindendir.

Baş dönmesi,Baygınlık,Sersemlik


Kalp yetmezliğinde bozulan pompalanma gücünden dolayı beyine giden kan miktarı da azalır.Yani aslında hipotansiyon durumu görülür.Baygınlık,sersemlik gibi durumların sebebi budur.Örneğin aniden ayağa kalkma durumunda beyine giden kan miktarı biraz daha azalır ve göz kararması gözükebilir.İdrar söktürücü ve kalp yetmezliğinde kullanılan bazı ilaçlar da tansiyonu düşürüp bu şikayetlere sebep olabilmektedir.
Kalp Yetmezliğinde Kullanılan Bazı Farmakolojik İlaçlar


  • Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim İnhibitörleri
  • Beta Blokerler
  • Aldesteron Antagonistleri
  • Digoksin
  • Diüretikler
  • Statinler


Kalp Yetmezliği Hastalarının Dikkat Etmesi Gerekenler



  • Kilo alımı ve kilo kaybı takip edilmeli ve kontrol altına alınmalıdır.
  • Sıvı alınımı kontrol altına alınmalıdır.Kalp yetmezliği olan bireylerde günde 1.5-2 L'den fazla su içme önerilmemektedir.
  • Yağ ve kolestrol alınımı azaltılmalıdır.Aşırı kolestrol zaten tam işlev göremeyen kalpte varolan koroner damarları da tıkayıp durumu ağırlaştırabilir.
  • Düzenli bir şekilde kalbi yormayacak şekilde ve doktor kontrolünde egzersiz yapılmalıdır.
  • Tuz tüketimi kısıtlanmalıdır.Aşırı alınan tuz vücutta su tutumuna sebep olacaktır.Bu da vücutta ödeme sebep olur ve kalp yetmezliği tablosunu daha kötü bir duruma sürükler.
  • Sigaranın bırakılması önerilmektedir.
  • Doktor kontrolünde ilaç tedavisine başlanmalıdır.

Kalp Yedeği

Kalp debisinin normalin üzerinde yükselebileceği maksimum yüzde oranı kalp yedeği olarak adlandırılır. Sağlıklı genç erişkinde kalp yedeği yüzde 300-400’dür. Atletik olarak antrenmanlı kişilerde yüzde 500-600 veya daha fazladır. Ancak, kalp yetmezliğinde kalp yedeği yoktur. Normal yedeğe bir örnek olarak, şiddetli egzersiz sırasında sağlıklı genç bir erişkinde kalp debisi normalin yaklaşık 5 katma yükselebilmektedir. Bu normalin üzerinde yüzde 400’lük bir artıştır-yani kalp yedeği yüzde 400’dür.

Kalbin yeterli kan pompalamasını önleyen her faktör kalp yedeğini azaltacaktır. Bu, iskemik kalp hastalığı, primer miyokard hastalığı, kalp kasını etkileyen vitamin eksikliği, miyokardın fiziksel hasarı, kalp kapağı hastalığı ve pek çok diğer faktörden kaynaklanabilir.

Kalp yedekleri düşük olan kişiler dinlenim durumunda kaldıkları sürece genellikle kalp hastalığının ana semptomlarını hissetmezler. Bununla birlikte, genellikle kişiye bir koşu bandında veya merdiven testi ile önemli derecede kalp debisinde artış gerektiren egzersiz yaptırılarak kalp yedeği düşüklüğü tanısı kolaylıkla konulabilir.

Yazar Hakkında:İnsan vücudundaki mucizevi ve merak edilen olayları,sağlık konusunda faydalı bilgileri,tıp fakültesinde okuyan,kazanmak isteyen ve sağlık sektöründekiler için işe yarar bilgileri Fizyolojik Tıbbi Bilgiler blogumda bulabilirsiniz.
Devamını Oku »

28 Haziran 2018 Perşembe

İnternette Alan Adı (Domain) Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz ?

28 Haziran 2018 Perşembe
İnternette Domain Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz
Bu yazımda, domain seçiminin önemi ve internette alan adı alırken nelere dikkat etmeliyiz ? maddeler halinde inceleyeceğiz.Söz konusu şirketinizi sanal dünyaya taşımak ya da blog benzeri kişisel bir web sitesi açmak olduğunda göz önünde bulundurmanız gereken iki nokta vardır. Bunlardan birincisi uygun bir barındırma hizmeti seçimi, ikincisi ise markanızın kimliğini yansıtabilecek, ziyaretçi sayınızı ve tanınırlığınızı doğrudan etkileyecek olan alan adı (domain) seçimidir.

Alan adı (domain) bir web sitesinin, internet üzerinde bulunan adı ve adresi olarak tanımlanmaktadır. Alan adları bir sunucunun tanımlanması için kullanılan IP numaralarının, web sitesini daha basit bir şekilde tanımlamaya yarayan bir çevrimidir. Bir alan adı, bir isim ve bir uzantıdan oluşmaktadır. Alan adı önemlidir çünkü alan adı sitenin içeriğinde ne olduğunu özetleyebilmektedir. Bir sitenin ne içerdiğini anlayabilmenin en basit yolu alan adına bakarak anlaşılabilir.

1. Anahtar kelimelerinizi belirleyin.

 

Her ne kadar Google'ın yaptığı her yeni güncellemelerle birlikte marka olabilecek Pinterest, Facebook gibi alan adlarına verilen önemin arttırıldığı konuşulsa bile, anahtar kelime içeren alan adlarının hala değerli olduğunu unutmamak gerekir. Bu yüzden sitenizi ve verdiğiniz hizmeti en iyi tarif eden birkaç temel anahtar kelime belirleyin ve bunları içeren bir alan adı seçmeye özen gösterin. Böyle bir alan adı hem SEO açısından faydalı olacak, hem de sitenizi ilk kez duyan birine siteniz hakkında daha iyi bir ipucu verecektir.

2. Alan adınızın basit ve hatırlanabilir olmasına dikkat edin.


Web sitenizi başka bir kişiden duyan bir ziyaretçinin, bilgisayar başına geçtiğinde alan adınızı rahatlıkla hatırlayabilmesi hayati öneme sahiptir. 12 karakterden daha uzun olmayan, kolay yazılıp kolay söylenebilen bir alan adı, size, rakipleriniz karşısında büyük avantaj kazandıracaktır. Kemik kitle olarak adlandırılan ziyaretçi kitlesini ne kadar hızlı elde ederseniz, başarı basamaklarını o kadar hızlı tırmanabilirsiniz.

3. Mümkünse .com'dan vazgeçmeyin.


Org ve .net uzantılara sahip birçok başarılı web sitesi olmasına rağmen, dünyanın en bilinen ve en yaygın kullanılan alan adı hala .com'dur. Yapılan araştırmalar da göstermektedir ki, internette yer alan alan adlarının %45’i .com uzantısına sahiptir. Dolayısıyla, .com uzantısına sahip alan adları, birçok kullanıcıya güven vermektedir. Bu yüzden, uzun vadede başarılı bir web sitesine sahip olmak istiyorsanız .com uzantısından vazgeçmeyin.

Elbette, .com alamayacağınız durumlar da olacaktır. Böyle durumlarda, alan adınızın önüne ekler getirebileceğiniz gibi, .net veya .org uzantılarına da yönelebilirsiniz. Ayrıca eğer, belirli bir ülkeye yönelik bir iş modeliniz var ise, ülkelere ait uzantıları da kullanabilirsiniz. Örneğin Almanya’ya yönelik bir iş modeli için .de uzantısı, veya İngiltere için .uk uzantıları, Türkiye için ise .com.tr tercih edilebilir. Bu uzantılar arama motorları tarafından bölgeler için önceliklendirilmektedir.

4. Tire (-) ve rakam kullanmaktan kaçının.


Doğru alan adı seçimi noktasında sık yapılan bir başka yanlış da alan adında tire (-) ve rakam kullanımıdır. Örneğin alanadim.com'un dolu olduğu durumlarda site sahipleri hemen alan-adim.com alan adını tercih etmektedir. Oysaki böyle bir alan adının hatırlanması zor olduğu gibi, ziyaretçilerinizin birçoğu tire içermeyen alan adını yani rakibinizin sitesini ziyaret edecektir. Potansiyel müşterinizi ellerinizle rakibinize uğurlamak istemezsiniz, değil mi?

Rakamlar ise kullanıcılarınız için büyük bir karmaşıklık oluşturacaktır. Sadece rakamlar kullanıcılarınıza garip gelmeyeceği gibi, kullanıcılarınızın anlamaları açısından da rakamlar güçlük oluşturmaktadır. Örneğin alan adınızın 1alanadi.com olduğunu düşünün. Size alan adınızı soran birisi, bu alan adının 1alanadi.com mu yoksa biralanadi.com mu olduğunu anlamakta güçlük çekebilir.

5. Sadece .com uzantısı ile yetinmeyin.


Güvendiğiniz bir projeyi internete taşıyorsanız, sadece .com uzantıyla yetinmeyin, .net, .org, .info gibi diğer uzantılarını da alıp ana sitenize yönlendirin. Bu şekilde doğabilecek yanlış anlaşılmaların önüne rahatlıkla geçebilir, ziyaretçi kaybınızı minimuma indirebilirsiniz.

6. Alan adı fikrinizin sosyal medya uygunluğunu kontrol edin.


Alan adı seçiminde çoğunlukla atlanan ancak akılda bulundurulması gereken önemli bir kriter de, bu alan adının aynı şekilde sosyal medya üzerinde de kullanılması gerektiğidir. Alan adını satın almadan önce alan adına uygun sosyal medya hesaplarının sahiplerinin olup olmadığını kontrol etmeniz, sizin için daha iyi olacaktır.

Yazar Hakkında:Burak Özdemir, yıllardır web geliştiriciliği ile ilgilenmektedir. Şu anda, kullanıcılarının, hızlı ve güvenli biçimde, anlık olarak domain sorgulama yapabildiği,Turbo Domain Search adını verdiği projesi ile uğraşmaktadır.
Devamını Oku »

12 Haziran 2018 Salı

Android Ve İOS Cihazlarda En İyi Ücretsiz Video Düzenleme Programları

12 Haziran 2018 Salı
En İyi Ücretsiz Video Düzenleme Programları
Videolar, anılarımızı ölümsüzleştirmek için çektiğimiz kısa filmlerdir. Ailemizle, arkadaşlarımızla, akrabalarımızla çokça video çekimlerini Android ve İOS cihazlarla yapıyoruz. Sadece insanlarla ilgili mi videolar çekiyoruz? Tabi ki de hayır. Doğada gördüğümüz eşsiz manzaraları ve ilgimizi çeken şeylerin de videosunu çekebiliyoruz. İlk yıllarda fotoğraf makineleri aracılığıyla yaptığımız video çekme işlemlerini gelişen teknoloji ile günümüzde akıllı telefonlarımızdan yapmaya başladık. Artık yanımızda video çekmek için fotoğraf makinesi taşımak zorunda değiliz. Lakin video çekmemiz kadar videolarımızı kendimize göre düzenlememiz ve özelleştirmemiz gerekiyor. İşte tam bu esnada uygulama geliştiricileri akıllı telefonlarımız için video düzenleme programları yaparak videolarımızı düzenlememize ve özelleştirmemizi sağladılar. İsterseniz günümüzde Android veya İOS işletim sistemine sahip telefonlarımızda yaygınca kullandığımız ücretsiz, en iyi video düzenleme programlarına birlikte göz atalım.

Android Cihazlarda En İyi Video Düzenleme Programları

Android Cihazlarda En İyi Video Düzenleme Programları

 


1-KineMaster Video Düzenleyici


Kine Master Video Düzenleyici
KineMaster Video Düzenleyici android işletim sistemine sahip telefonlarda en çok kullanılan video düzenleme programlarından birisi olan KineMaster programı sunduğu özellikler ve kolay kullanımı ile telefonlarından video düzenleyen youtuberlara da kolaylık sağlıyor. Videolarınıza, resimler, müzikler, efektler ekleyerebilirsiniz. Ayrıca Android uygulama mağazası olan Google Play Store’da 10 milyondan fazla indirilen program KineMaster programını sizde Google Play Store’dan ücretsiz bir şekilde indirerek kullanmaya başlayabilirsiniz. Uygulama ücretsiz olmasına rağmen uygulama içi satın alımların olduğunu belirteyim.

Android indirme Linki: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.nexstreaming.app.kinemasterfree&hl=tr

2-PowerDirector Video Düzenleme Programı

PowerDirector Video Düzenleme Programı

PowerDirector uygulaması da Kinemaster uygulaması gibi Google Play Store’dan ücretsiz bir şekilde indirebileceğiniz, Android işletim sistemine sahip telefonlarda video düzenlenmesi için kullanılan bir uygulamadır. Uygulamanın en güzel yanı kolay bir arayüze sahip olmasıdır. Videolarınıza KineMaster programında olduğu gibi resim, video, efektler ekleyebiliyor ve cihazınıza düzenlediğiniz videoyu istediğiniz kalitede indirebiliyorsunuz. PowerDirector ve KineMaster programları günümüzde hala hangi programın daha iyi olduğunu anlamak için karşılaştırmalar yapılabiliyor. Kişiden kişiye değişse de ben yazımda KineMaster Programını daha fazla kullandığım ve beğendiğim için ilk sıraya koymayı tercih ettim. Lakin PowerDirector programı da en az KineMaster programı kadar iyi bir programdır. Denemenizi kesinlikle tavsiye ediyorum. Az bir süre kullansam da güzel efektlerin programda yer aldığını söylemeliyim. Bu programda da uygulama içi satın alımlar mevcut.

Android İçin İndirme Linki: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.cyberlink.powerdirector.DRA140225_01

3-Video Show Programı

Video Show Düzenleyici

Video Show programı sıklıkla kullandığım, videolarımı film gibi yapmamı sağlayan önemli bir uygulama. İnternetten indirdiğiniz resimleri kullanabilir, videolarınıza kendi sesinizi veya hazır indirilen sesleri ekleyebilirsiniz. Özellikle slayta benzer videolar yapacaksanız kesinlikle öneririm. Diğer programlarla uzun uzun uğraşacağınız işlemi 10 dakikada profesyonel bir şekilde yapabiliyorsunuz. Sağladığı kolaylıklar nedeniyle listemin 3. Sırasında bu programa yer vermek istedim. Video Show diğer önerdiğim programlar gibi Google Play Store üzerinden indirebileceğiniz ücretsiz bir uygulamadır. Eğer isterseniz uygulama içi satın alımlar yaparak Video Show’un sunduğu daha fazla hizmete ulaşabilirsiniz.

Android İçin İndirme Linki: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.xvideostudio.videoeditor

4-Viva Video Düzenleme Programı

VivaVideo Düzenleme

Viva Video, eminim duymuşunuzdur bu programı. Diğer önerdiğim programlar gibi 10 milyondan fazla indirilen bu uygulamayla videolarınızın hızını, efektlerini ayarlayabilirsiniz. Ayrıca programda yer alan araçları kullanarak videolarınızı özelleştirebilirsiniz. Video kırpma, video çoğaltma, video bölme, videoyu tersine çevirme gibi özellikleriyle de ön plana çıkan programı diğer önerdiğim programlar gibi Google Play Store’dan ücretsiz bir şekilde indirebilirsiniz. Bu programda da yine uygulama içi alım satım mevcuttur.

Android İçin İndirme Linki: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.quvideo.xiaoying

İOS Cihazlarda En İyi Video Düzenleme Programları 

İOS Cihazlarda En İyi Video Düzenleme Programları

1-Clips 

Clips Video Düzenleme Programı

Clips programı Apple şirketini tanıttığı İOS sistemine sahip cihazlarda video ve resimlerinizi düzenlenleyebileceğiniz bir programdır. Uygulamanın İCloud ile senkronize çalıştığını söyleyelim. Böylece tüm cihazlarınızdan projenize ulaşabilir, İCloud sayesinde düzenleyebilirsiniz. Videolarınıza emoji ve çizgi film temalı animasyonlar ekleyebilirsiniz. Daha sonrasında kolay bir şekilde videolarınızı çevrenizle veya sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.

İos İçin İndirme Linki: https://itunes.apple.com/tr/app/clips/id1212699939?v0=www-tr-clips-app

2-Viddy Video Düzenleme Programı

Viddy Video Düzenleme Programı

Çok sayıda filtre ve renklendirme sunan önemli video düzenleme araçlarından birisi olan Viddy programı videolara müzik eklemenize de olanak sağlamakta. Videoları kolay bir şekilde çevrenizle paylaşmanıza kolaylık sağlayan uygulama birçok yönden avantaj sağladığını söyleyebiliriz. Lakin uygulamanın bahsetmemiz gereken dezavantajlarından birisi ise diğer uygulamalar gibi uygulama içi satın alımları barındırmasıdır. Yani uygulamanın tüm özelliklerine erişim sağlayabilmeniz için belli bir miktarda ödeme yapmanız gerekiyor. İOS işletim sistemi kullanıyorsanız bu programı videolarınızı düzenlemek için kullanabilirsiniz.

İOS İçin İndirme Linki: https://itunes.apple.com/tr/app/vid.dy-add-top-notch-filter.s/id1093102264?mt=8

3-Cute Cut Video Düzenleme Programı

Cute Cut Video Düzenleme Programı

Cute Cut programı iddialı sloganları ile video düzenleme programı arayan İOS Kullanıcılarını bir hayli heyecanlandırıyor. “ Tamamen Farklı Bir Video Düzenleme Programı “ sloganı ile diğer video düzenleme araçlarından farkının olduğunu belirtti. Profesyonel video düzenleme programlarını aratmayan programın en önemli özelliği kullanıcıların rahat kullanabileceği bir arayüze sahip olmasıdır. Ücretsiz bir şekilde indirip hemen kullanabileceğiniz program, videolarınıza kendi videolarınızı ve resimlerinizi eklemenize olanak sağlamakta. Diğer programlar gibi uygulama içi satın alımlar bulunduran programın dezavantajlarından en önemlisi uygulamanın ücretsiz sürümünde videolarınızı bir süre ile kısıtladıklarını ve videolarınıza Cute Cut yazısını gösterdiklerini söylemeliyim. Lakin belli bir ücret vererek Pro hesabına geçmeniz karşılığında video kısıtlaması ve Cute Cut yazısının videolarınızdan kaldırılır.

İOS İndirme Linki: https://itunes.apple.com/tr/app/cute-cut-full-featured-video/id583555212?mt=8


Konuk Yazarlık
Yazar Hakkında:Teknoloji sevdalısı, yazı yazmayı araştırma yapmayı seven blog siteleri hakkında deneyimlerini ve edindiği bilgileri detaylı bir şekilde Blog Site Rehberi adlı sitesinde paylaşıyor. Tek amacı blog sitesi açmak isteyenlere yardımcı olmak ve okuyucuları için özgün, kaliteli içerikler üretmektir. Her geçen gün daha fazla çalışarak kendisini geliştirmeye çalışan genç bir blog yazarı.

Konuk yazarımızın " Android Ve İOS Cihazlarda En İyi Ücretsiz Video Düzenleme Programları " makalesini beğendiyseniz, aşağıdaki sosyal ağ butonları sayesine paylaşabilirsiniz.
💕⃕
Devamını Oku »
"Sosyal Medya Kafe'de kullanılan ekran görüntüleri, fotoğraflar ve yazılar Sosyal Medya Kafe'ye aittir. Yazıların ve fotoğrafların yayın hakkı sadece www.sosyalmedyakafe.com'a aittir. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden bir başka blogda veya web sitesinde yayınlanması, tariflerin veya yazıların ekran görüntüsü alınarak sosyal ağlarda paylaşılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası`na aykırıdır. Aksi taktirde 5846 Sayılı Fikir ve Sanat serleri Yasası gereği suç duyurusunda bulunulacaktır. Yasal yükümlülüğü vardır."
Sosyal Medya Kafe Copyright © 2021 Tüm Hakları Saklıdır...