Son günlerde sıkça eksikliğine rastladığım kişisel bir özellikten bahsetmek istedim bugün; "vicdan"!
Vicdanın sözlük anlamı neydi? Kişinin kendi ahlaki değerlerini baz alarak, niyeti ve davranışlarını tartma, ölçme biçme özelliği değil mi? Peki neden bu kişisel özelliği kullanmıyor bir çoğumuz? Kulağımız kapalı, gözümüzde at gözlüğü kalplerimiz simsiyah neden? Bu durumu neresinden irdelersek irdeleyelim hep menfaat planına çıkıyor yol. Yaşadıklarımızdan örneklerle açalım isterseniz konuyu. Yan dairede kavga olmuş, sesler mahalleyi inletmiş kadın hıçkırasıya ağlıyor. Bu durumda kaç kişi kapıyı çalıp "ne oluyor kardeşim" diye sorar veya polisi arama zahmetinde bulunur? Odasına çekilip uyumayı tercih eder; ölen ölsün umurunda değildir. Müdahale ederse bir ihtimal başı belaya girer. Kulağını kapar, duygularını sessize alıp yatar.
Kendi yaşadığımdan bir örnek vermek isterim; Darülaceze kurumuna bir organizasyon hazırlarken bir yakınıma ayak üstü yapılan masrafları anlattım, bir kaç gönüllü bu masrafları yapıyoruz dedim. Durumu iyi olan bu yakınımın faydalı olabileceğini düşündüğümden anlatmıştım. Bana, maddi sıkıntıda olduğunu yoksa bu oluşumun içinde muhakkak bulunmak istediğini söyledi. Sadece 10 dakika sonra bulunduğum alışveriş merkezinde elemanı ile karşılaştım koşturuyordu. Telaşının neden olduğunu sorunca patronunun 450 liraya bir pantalon aldığını ancak mağaza dolar kabul etmediği için döviz bürosu aradığını söyledi bana. Bahsettiğim olay 2007 de yaşandı. Bundan 8 yıl önce bir giyim eşyasına 450 lira veren kadın üç kuruşluk yardımı ihtiyaç sahiplerinden esirgedi. O da kulağını kapatmış, duygularını karartmış nefsine müdahale edememişlerden. Sosyal medya paylaşımlarında sürekli gördüğüm bir cümle var "vicdan en iyi yastıktır". Bir çok insan bunu paylaşıyor, yüzlerce binlerce beğeni alıyor bu paylaşımlar. Çoğunun samimiyeti yok bundan eminim. Millet olarak severiz tabiri caizse dekor yapmayı.
Lafı daha fazla uzatmak istemiyorum; buradan vicdanını susturmuş milyonlara sesleniyorum. Hani başkası huzursuzken, yapabileceğin şeyler varken yapmayıp uyuyorsun ya, hani birilerine kötülük yapıp arkana bakmadan gidiyorsun ya, paran pulun varken imkanı olmayana yardım etmiyorsun ya sana bir önerim var! En azından bir iki defalığına bundan vazgeç ve dene. Yardıma ihtiyacı olana bir el uzat, bir fakirin karnını doyur, sana güvenen kişiye ihanet etme nankör olma. Sonra yat yastığına bakalım o an bulduğun huzuru başka bir şeyde bulabilecek misin? İnsan olduğunun farkına varacaksın, yaşadığını anlayacaksın. Uykuya dalmadan yardım ettiğin insanların teşekkür eden bakışları gelecek gözlerinin önüne kaybettiğin zaman üzülmekten başka hiç bir huzursuzluk yaşamayacaksın. Vicdanımızın uyumasına izin vermeyelim. Çünkü dünyada iç huzurundan daha büyük bir mutluluk yok. Sevgiler
Yazar Hakkında:Nihal Yeşiltaç Oran. İstanbul'da yaşıyor ve çalışıyorum. Bir müzik yapım firmasının basın ve halkla ilişkilerini yürütüyorum. Mesam üyesiyim. Uzun yıllardır köşe yazarlığı yapıyorum. Hüzün Sarısı isminde bir yaşam blogum var. Evliyim iki evlada sahibim. Az uyuyup çok çalışanlardanım.
Vicdanın sözlük anlamı neydi? Kişinin kendi ahlaki değerlerini baz alarak, niyeti ve davranışlarını tartma, ölçme biçme özelliği değil mi? Peki neden bu kişisel özelliği kullanmıyor bir çoğumuz? Kulağımız kapalı, gözümüzde at gözlüğü kalplerimiz simsiyah neden? Bu durumu neresinden irdelersek irdeleyelim hep menfaat planına çıkıyor yol. Yaşadıklarımızdan örneklerle açalım isterseniz konuyu. Yan dairede kavga olmuş, sesler mahalleyi inletmiş kadın hıçkırasıya ağlıyor. Bu durumda kaç kişi kapıyı çalıp "ne oluyor kardeşim" diye sorar veya polisi arama zahmetinde bulunur? Odasına çekilip uyumayı tercih eder; ölen ölsün umurunda değildir. Müdahale ederse bir ihtimal başı belaya girer. Kulağını kapar, duygularını sessize alıp yatar.
Kendi yaşadığımdan bir örnek vermek isterim; Darülaceze kurumuna bir organizasyon hazırlarken bir yakınıma ayak üstü yapılan masrafları anlattım, bir kaç gönüllü bu masrafları yapıyoruz dedim. Durumu iyi olan bu yakınımın faydalı olabileceğini düşündüğümden anlatmıştım. Bana, maddi sıkıntıda olduğunu yoksa bu oluşumun içinde muhakkak bulunmak istediğini söyledi. Sadece 10 dakika sonra bulunduğum alışveriş merkezinde elemanı ile karşılaştım koşturuyordu. Telaşının neden olduğunu sorunca patronunun 450 liraya bir pantalon aldığını ancak mağaza dolar kabul etmediği için döviz bürosu aradığını söyledi bana. Bahsettiğim olay 2007 de yaşandı. Bundan 8 yıl önce bir giyim eşyasına 450 lira veren kadın üç kuruşluk yardımı ihtiyaç sahiplerinden esirgedi. O da kulağını kapatmış, duygularını karartmış nefsine müdahale edememişlerden. Sosyal medya paylaşımlarında sürekli gördüğüm bir cümle var "vicdan en iyi yastıktır". Bir çok insan bunu paylaşıyor, yüzlerce binlerce beğeni alıyor bu paylaşımlar. Çoğunun samimiyeti yok bundan eminim. Millet olarak severiz tabiri caizse dekor yapmayı.
Lafı daha fazla uzatmak istemiyorum; buradan vicdanını susturmuş milyonlara sesleniyorum. Hani başkası huzursuzken, yapabileceğin şeyler varken yapmayıp uyuyorsun ya, hani birilerine kötülük yapıp arkana bakmadan gidiyorsun ya, paran pulun varken imkanı olmayana yardım etmiyorsun ya sana bir önerim var! En azından bir iki defalığına bundan vazgeç ve dene. Yardıma ihtiyacı olana bir el uzat, bir fakirin karnını doyur, sana güvenen kişiye ihanet etme nankör olma. Sonra yat yastığına bakalım o an bulduğun huzuru başka bir şeyde bulabilecek misin? İnsan olduğunun farkına varacaksın, yaşadığını anlayacaksın. Uykuya dalmadan yardım ettiğin insanların teşekkür eden bakışları gelecek gözlerinin önüne kaybettiğin zaman üzülmekten başka hiç bir huzursuzluk yaşamayacaksın. Vicdanımızın uyumasına izin vermeyelim. Çünkü dünyada iç huzurundan daha büyük bir mutluluk yok. Sevgiler
Yazar Hakkında:Nihal Yeşiltaç Oran. İstanbul'da yaşıyor ve çalışıyorum. Bir müzik yapım firmasının basın ve halkla ilişkilerini yürütüyorum. Mesam üyesiyim. Uzun yıllardır köşe yazarlığı yapıyorum. Hüzün Sarısı isminde bir yaşam blogum var. Evliyim iki evlada sahibim. Az uyuyup çok çalışanlardanım.
Devamını Oku »